İbrahim Hakkı Hazretleri, 1769 yılında hocası İsmail Fakirullah Hazretleri’nin türbesini aydınlatacak bir düzenek tasarlamıştı. Bu düzenek sayesinde 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde, güneşin ilk ışınları türbenin başucunu aydınlatıyor ve böylece "ışık hadisesi" adı verilen olay ortaya çıkıyor. Ancak bu yıl, bulutlu hava nedeniyle beklenen mucizevi an izlenemedi.

Tillo'da bulunan bu astronomi harikası, Türkiye'nin farklı şehirlerinden ve hatta dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Bu yıl da her ne kadar olay gerçekleşememiş olsa da, meydanda kurulan dev ekran aracılığıyla sinevizyon gösterisi düzenlendi.

Siirt Valiliği'nin organizasyonu çerçevesinde gerçekleşen etkinlik, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. İlahi ve salavatlar eşliğinde vatandaşlar, hem manevi hem de tarihi bir atmosfer yaşadı.


Tillo’nun tarihi ve manevi önemine vurgu yaparak sözlerine başlayan Siirt Valisi Kemal Kızılkaya, “Bugün burada, Tillo’nun eşsiz doğa ve bilim mirasını yaşatmak için toplandık. Bu hadise, yalnızca bir doğa olayı değil; aynı zamanda geçmişten bugüne uzanan bir bilimsel başarının, kültürel mirasın ve manevi değerin simgesidir,” ifadelerini kullandı.

Vali Kızılkaya, İsmail Fakirullah Hazretleri ve İbrahim Hakkı Hazretleri’nin ilim aşkını ve geçmişten bugüne ışık tutan eserlerini anarak, "Bu etkinlikler, mirasımıza sahip çıkmak ve bilimin inançla nasıl harmanlandığını görmek adına büyük bir fırsattır." diye ekledi.

Siirt'te düzenlenecek Hafızlık yarışması için Tillo’da bulunan görme engelli Hafız Ahmet Sarıkaya, duygularını şu sözlerle dile getirdi:

Siirt ve Şırnak’a Şiddetli Kar Yağışı Uyarısı Siirt ve Şırnak’a Şiddetli Kar Yağışı Uyarısı

"Gözlerim görmese de, kalbimle gören ve Allah'ın bana Kur'an-ı Kerim'i okumada dünya birinciliği lütfettiği bir kardeşinizim. Bugün burada, Tillo’nun bu eşsiz manevi atmosferini hissetmek, kalbimle güneşin doğuşundaki harikulade olayı görmek için bulunuyorum. Gözlerimle göremesem de, ruhumla bu manevi havayı derinden solumak istedim."

Bu olaya tanıklık edeceği için büyük bir mutluluk ve heyecan duyduğunu belirten Prof. Dr. Orhan Hazer, "Işık hadisesi, öğrencilerime de anlattığım çok özel bir olay. Burada hem ilim hem de bilimin buluştuğu nadir bir olay yaşanıyor. Bu olayın daha fazla insan tarafından görülmesi gerekiyor ve gerçekten dikkatle incelenmesi lazım. Hem maddi hem de manevi boyutları var. Maddi anlamda bilimsel bir olayı gözlemliyoruz. Bir kimya profesörü olarak, bilimsel yönüyle ilgimi çektiği için buradayım. Manevi yönünde ise, İbrahim Hakkı Hazretleri’nin hocasına duyduğu derin sevgi ve saygı öne çıkıyor. Bir hoca olarak, bu vefa beni derinden etkiliyor. Her iki yönüyle de insanı heyecanlandıran bu olayın, daha fazla tanıtılması için yapılacak faaliyetlerin artırılması gerektiğini düşünüyorum," dedi.

Siirtli olmasına rağmen ilk defa Işık Hadisesi'ne tanıklık edeceğini belirten Elif Gültekin, "Çok mutlu ve heyecanlıyım. Duygularımı ifade etmekte zorlanıyorum. Burası benim köyüm, memleketim, ama ilk defa böyle bir olaya şahit olacağım. Bir öğrencinin hocasına ne kadar değer verdiğini burada net bir şekilde görüyoruz. İbrahim Hakkı Hazretleri'nin hocasına duyduğu derin sevgiyi 'Marifetname' ile anlatması, bize de bir miras. Bizler de onun torunları olarak bu yolda yürümeye çalışıyoruz ve çocuklarımıza bu değerleri anlatmaya gayret ediyoruz. Onun torunu olmak büyük bir onur." şeklinde duygularını paylaştı.

Işık hadisesine tanıklık etmek için İstanbul'dan ilk kez Tillo’ya geldiğini ifade eden Recep Gökhan, "Buraya hem ışık hadisesini izlemek hem de burada bulunan evliyaların türbelerini ziyaret etmek için geldim. Işık hadisesini görmek, anlatılmakla değil, bizzat burada yaşanmakla hissedilmeli. Işık vurduğu an bambaşka duygular hissettim. Böyle bir duyguyu daha önce hiç yaşamamıştım. Gençlerimizin ve çocuklarımızın bu deneyimi bizzat yaşamaları gerekiyor ancak onlar için bu durum bu kadar önemli değil. Çünkü ilgilerini çeken başka şeyler var. Kafalarını meşgul eden çok fazla etken mevcut. Küçük yaşlardayken biz de bu duyguları yaşarken çocuklarımıza manevi değerleri bu tür yerlerde aktarmamız gerekiyor. Ancak bunu küçük yaşlarda yapmalıyız. Belli bir yaşa geldikten sonra bu tür deneyimleri kazandırmak zorlaşıyor. Şu anda çocukların ellerine tablet ve telefonları veriyoruz. Bu da onların dijital dünyadan alacaklarını almalarına neden oluyor. Bizden alacakları manevi değerlerin yerini bu dijital içerikler alıyor." ifadelerini kullandı. 

Kaynak: İLKHA