Saat 04.17'de meydana gelen ilk depremin ardından evi yıkılan Töken, eşi, dört kızı, iki erkek kardeşini, bir abisini ve amca çocuklarını aileleriyle beraber kaybetmenin acısını halen yüreğinde taşıdığını dile getirdi.
"Deprem olduğu saate rahmetli eşim beni uyandırdı korktum"
Mehmet Töken
Onlarca yakınını kaybeden Töken, "Deprem gecesi misafirim vardı. Misafirim gittikten sonra eşim biraz rahatsız olduğu için bana dedi ki 'Sen Çınar Efe ile bir koltukta yat, ben de bir koltukta yatayım. Kızlar da kendi odalarında yatsın.' Ben de tamam dedim ve oğlumla beraber bir koltukta yattık. Sonra hava almak için balkona çıktım. Sonra bir de kızların yanına gideyim dedim. Onların yanına giderken kızlarım yanlarına gittiğimi anlasınlar diye öksürdüm. Gittiğimde halen uyanık olduklarını gördüm niye uyumadıklarını sordum. 'Baba kardeş olarak biraz oturacağız.' dediler. Küçük kızım Elif bana 'Baba bu saatlerde Tulin yüzüne krem sürüyor.' Ben de 'o zaman kremini sür hemen yatın' dedim. En küçük kızım Elif Sıla'yı öptüm ve odadan çıktım. Odadan ayrılırken içime bir kuşku girdi dedim 'Ya Rabbim bir deprem olursa bina üzerimize çökse hepsi pestil gibi birbirine yapışır.' O şekilde gidip uzandım ve yeniden aklıma geldi. Deprem olduğu saate rahmetli eşim beni uyandırdı korktum. Uyandım 'hayırdır' dedim 'ne oluyor?' Dedi ki 'Deprem oluyor.' Ben 'deprem değil büyük ses geliyor' dedim. 'O zaman sen git kızları getir ben de Çınar Efe'yi alırım' dedim. O sırada ben de Çınar'ı alıp balkon kapısını açtım. Binanın yıkılmasından oluşan hava beni içeri itti bir nefes alıp verme süresinden daha az bir zamanda. Sonra beni dışarı itmeye başladı. Birden balkonda olduğumu fark ettim." dedi.
"Altıncı kattan balkon binadan ayrılınca bir güm sesi duydum"
Binanın üst katından oğluyla birlikte aşağı gelen Töken, "Çınar sağ kolumun altındaydı. Altıncı kattan balkon binadan ayrılınca bir güm sesi duydum. Altıncı kattan betona fırladık. Yere düşünce Çınar ile birlikte bayılmışız. Beş veya on dakika sonra Çınar beni tekrar uyandırdı. 'Baba çok soğuk, üşüyorum.' dedi. Sol omuzum kırılmış oğlumu kaldırmak istedim omuzumu kaldırdığımda düşüyordu. Ondan sonra yine bayılmışız. Bayıldıktan sonra üzerimize enkaz gelmiş. Çınar Efe enkazın altında kaybolmuştu benim ise sadece kafam dışarıda kalmıştı. O sırada yeğenim geliyor beni çıkarıp başka bir yere bırakıyor ve gidip bir kişi getirip beni götürmek istiyor. O ayrıldıktan sonra kayınlarım geliyor. Benim iniltimi duyunca beni görüyorlar. Yeğenim ayrılınca yağmurda ıslanmamam için üzerime naylon kapatıyor. Kaynım beni görüp sarılınca ben bağırmaya başlıyorum o zaman 'Kaynım 'bu bitmiş.' deyip yardım çağırmaya gidiyor. O gitmek üzereyken o da kendi kaynının geldiğini görüyor. Kayını Çınar Efe'nin bulunduğu yere basıyor. O yere basınca Çınar Efe bağırıyor. Ve o alanı kazıp Çınar Efe'yi enkazdan çıkarıp hastaneye götürüyorlar. Beni de önce Adıyaman'da hastanelere sonra helikopterle Ankara'ya götürüyorlar." ifadelerini kullandı.
"Bir şeyler olduğunu anladım korktum ve titredim"
Hastane sürecini anlatan Töken, "Ben orada kaç gün kaldığımı hatırlamıyorum. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra servise geçtim. Orada yaklaşık on beş gün geçtikten sonra akrabalarım geldi. Akrabalarımla birlikte doktorların da geldiğini görünce bir şeyler olduğunu anladım korktum ve titredim. 'Hayırdır ne oldu?' deyince o doktorların da gözlerinin dolduğunu gördüm. Bacım gelip sol kulağıma bir şeyler söyledi sol kulağım patladığından ne dediğini duymadım. Sonra doktorun yanına gidip niye tepki vermediğimi sordu. Doktor kulağımın patlak olduğunu ona söyledi. Sonra başkası gelip bana 'Mehmet abi senin akrabaların, kardeşlerin, çocukların hiç kimse kalmadı. Hepsi vefat etti.' dedi. Ben 'sen ne söylüyorsun bırakın beni pencereden aşağı atlayacağım' dedim." şeklinde konuştu.
"Orada bulunan doktor ve hemşireler bir saate yakın hüngür hüngür ağladı"
Oğluna kavuşma sürecini dile getiren Töken,"Ben neye faydalı olacağım beni niye yaşattınız benim canlarım gitmiş dedim. Doktor yanıma gelip 'Mehmet senin bir umudun var.' dedi. Ne umudum olacak dedim. Bana 'senin oğlun yaşıyor, hayattadır.' dedi. Taburcu olduktan sonra Adıyaman Havalimanına geldim. Son kapı açılınca baktım Çınar Efe beş yaşında bana sarıldı 'Baba, annem yok, ablalarım yok, kimsem kalmadı. Baba neredesiniz?' dedi ben ona 'senin için doktorlarla dövüştüm ve senin için geldim dedim. Allah beni yeniden yaşattı senin yanına geldim.' Kimse kalmadı oğlumla tek başımıza kaldık. Hayatta kimse kalmadı. Tutunacak bir dalım var o da oğlum. Böyle bir hayat çok zor. Ben o kızlarımı ne acılarla büyüttüm. Kardeşlerimle acılarla büyüdük. Ya Rabbi onları şehit mertebelerine yükselt. Sen yücesin Ya Rabbim onları şehit mertebesine yükselt. Çok zor bir durum." dedi.