“Bir insan namaz kıldığında hem ömrünü uzatır hem rızkını çoğaltır hem de kendine ve ev ahalisine huzur getirir” Yıllardan beridir İslami çizgi doğrultusunda aşk ve şevkle çalışmayı sürdürdüğünü belirten Babat, “1952 Mardin doğumluyum. Hayatım hep çalışarak geçti. Küçüklüğümden beri çaba içerisinde olup Allah’a şükür ekmeğimi bu zanaatla çıkartmaktayım. Keşke şu an çocukluğuma dönmüş olsaydım hiçbir zaman namazlarımı aksatmazdım. Namaz, yüce Allah’ın farz kıldığı bir ibadettir. Bir insan ne işle meşgul olursa her nereye gidiyorsa namazın asla bir bahanesi olamaz. Bir insan namaz kıldığında hem ömrünü uzatır hem rızkını çoğaltır hem de kendine ve ev ahalisine huzur getirir. Bu ibadetler de olmasa insan bir hiçtir. Babamı 60 yıl önce kaybettim. Emeğimiz olmayan hiçbir şeye el uzatmamamızı sürekli nasihat ederdi. Ben Hıristiyan olsun Müslüman olsun birçok ustanın yanında yıllarca çıraklık yaptım. Çok eziyetler çektim. Kendi ustam sıcak kerpetenle kulağımı sıktığı günler hala gözümün önünde. Bir gün bile anneme bu şikâyetleri yetiştirmedim. Mardin’in birçok tarihi yapıları benim elimden geçti. Kentte bulunan yüzlerce yapıların restorasyonunu yaptım.” şeklinde konuştu.
“7 yaşındayken ben bu zanaata başladım” Aile hayatından kesitler aktaran Babat, “Annem kolumdan tutarak bir demirci ustasına iş öğrenmem için beni ona emanet ederek ‘eti senin kemiği benim yeter ki bu çocuk bir zanaat öğrensin’ ifadelerini kullandı. Çoğu zaman işi öğrenmem için para bile almıyordum. Ancak günümüzde yalvarmamıza rağmen bu işlere yönelen maalesef yok. Bu çağdaki gençleri bu işe sevk ettiğimizde ilk sorduğu soru maaş oluyor. İşin zanaat kısmı hep arka planda. Gençlerimiz telefondan hep iş yapamaz hale geldi. Bugün her insan öğretmen olabilir, hakim olabilir, vali olabilir ancak zanaatkar olamaz. Allah’ın izniyle her bir işin altından çıkabiliyorum ve okumam yazmam da yok. Eskiden okuldan çok zanaat öğrenme çabası vardı. Bu zamana kadar yaptığım bütün işlerden zevk alarak yapmaya çalıştım. Sabahleyin ezan okunduğunda namazımı kılıp dükkânı açmaya yola koyuluyorum. Bugün çalışmayan insana ekmek olmuyor. Benim 1 oğlum 4 kızım var. Allah’a şükür onları hep helal lokmayla, güzel ahlakla büyütmeye çalıştım. Her sabah evden işe çıktığımda yanı başlarına kısmetleri olan bir miktar parayı bırakıp yola koyuluyordum. Allah’a şükür ailemi hiçbir zaman kimseye muhtaç etmedim. 8 kere hac farizasını yerine getirdim. 5 yıl kutsal topraklarda sondaj işini bile yaptım. Her şey para değil, önemli olan insanlıktır. Dolayısıyla gençler; güzel ahlaklı bir hayat ve düzenli bir işle meşgul olmak istiyorlarsa, hiçbir zaman namazlarını aksatmamaları, harama el uzatmamaları, dürüst olmaları lazım. Yüce Allah bu ahlaktaki genci hep sevdiği gibi hep onunla beraber olur. 7 yaşındayken ben bu zanaata başladım. Yaşım 70 olmasına rağmen çok şükür işime devam ediyorum. Bu konuda da meslek itibariyle destek çıkan da olmadı. Şu an büyük bir atölyem olmuş olsaydı birçok kişiye bu zanaatı öğretme fırsatım olabilirdi. Artık teknolojik ürünlerin çıkmasıyla demircilik sektörüne de olumsuz yansıdı.” ifadelerine yer verdi.