Kudüs ve Filistin Komisyonu ve Dünya Müslüman Âlimleri Birliği tarafından organize edilen "Gazze'nin Minarelerinden Yükselen Çağrı" başlığı ile "Birinci Türkiye Âlimler Birliği Konferansı" dünyanın birçok ülkesinde ilmi heyet temsilcilerinin katılımı ile İstanbul'da devam ediyor.
Çok sayıda öneli şahsiyetin konuşmalar gerçekleştirdiği konferansta bir konuşma gerçekleştiren Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ali Karadaği, "Konuşmacılardan biri, 'eğer elimizde imkân olsaydı, sevdiğimize ulaşmak için şairin dediği gibi 'bana bir kanat verin de sevdiğime uçayım' derdik ama ne yazık ki ümmet olarak çaresiziz. Acımız büyüyor, âlimler de fiili adım atmakta aciz kaldı. Yine konuşmalarda, Dünya Müslüman Alimler Birliği'nin özellikle Aksa Tufanı operasyonundan bu yana önemli bir rol üstlendiği ve devlet başkanlarına, bakanlara, ümmetin önde gelenlerine çağrılarda bulunduğu vurgulandı. Birliğin son olarak, fetva komisyonu aracılığıyla Gazze hakkında kapsamlı bir fetva yayımladığı hatırlatıldı." dedi.
Gazze'nin tarihi ve manevi öneme sahip olduğunun bazı hadislerde de yer aldığını dile getiren Karadaği, "İmam Ahmed tarafından rivayet edilen ve Hafız İbn Hacer'in sahih olduğunu belirttiği rivayette, Askalan (bugünkü Aşkelon) şehrinden kıyamet günü 70 bin şehidin diriltileceği ve başları ellerinde Allah'a 'Rabbimiz, bize vadettiğini ver! Şüphesiz ki Sen sözünden dönmezsin' diye seslenecekleri belirtiliyor. Allah Teâlâ da onlara, 'Ey kullarım!' diye cevap verecek. Bu rivayetlerin, bugün Gazze'de yaşananlarla birebir örtüşüyor." diye konuştu.
İslam ülkelerinin harekete geçmekte geç kaldığına dikkati çeken Karadaği, bazı Batılı ülkelerde ve hatta Amerika'da bile halkın Filistin lehine daha önce sokağa döküldüğünü vurguladı.
"Gazze halkının direniş için kimseden izin almasına gerekmez"
Karadaği, "“Biz artık sadece açıklama değil, saldırıları durduracak gerçek adımlar görmek istiyoruz. Gazze halkı daha fazla yalnız bırakılmamalı. Ateşkes yetmez; saldırı durmalı, Gazze yeniden inşa edilmeli. Ümmet bunu yapmakla yükümlüdür. Gazze'nin siyonist işgaline karşı verdiği direnişi ve bu konuda Arap ülkelerinin ve İslam dünyasının sorumluluğu var. Gazze halkının direniş için kimseden izin almasına gerekmez." şeklinde konuştu.
"İslam dünyası ve Arap liderler Filistin ve Mescid-i Aksa konusunda yeterli duyarlılığı göstermedi"
İslam hukukunda, 'talep cihadı' ile "def'i cihat" arasında önemli bir ayrım olduğunu belirten Karadaği, "İşgal altında olan ve 18 aydır abluka altında bulunan Gazze'nin durumunun da bu kapsamda değerlendirilmeli. Gazze halkı bu zorlu şartlar altında üzerine düşen görevi yerine getirirken İslam dünyası ve Arap liderler Filistin ve Mescid-i Aksa konusunda yeterli duyarlılığı göstermedi. Bu konuda üzerine düşeni yapan kim oldu ki ona teşekkür edelim?" mevcut durumda verilen destek yetersizdir." dedi.
"Cihad fetvasına karşı çıkanların söylediklerinin hiçbirinin şer'î bir dayanağı yoktur"
Müslümanların bir imamının olmasından kaynaklı bir izin mekanizmasının da söz konusu olamayacağını vurgulayan Karadaği, "Eğer biz malı cihad için harcamazsak, düşman gelir ve bizi yok eder. O zaman da artık tedavi çare olmaz. Bu durumda anlatılmak istenen, şu anda içinde bulunduğumuz halin hem maddi hem de manevi bir yok oluş olduğudur. Kıymetli kardeşlerim! Ben şahsen bu meselede şöyle yürüdüm. Bu konuda bir kıyas yapmak istemiyorum ama söylediklerimde inşallah açık bir işaret vardır ki, bu fetvaya karşı çıkanların söylediklerinin hiçbirinin şer'î bir dayanağı yoktur. Ancak yalnızca siyasi bir gerekçeleri vardır. Evet, siyasi gerekçeleri olabilir, buna saygı duyarız ama Kur'an'dan veya Peygamberimizin sünnetinden bir delil göremedim, gerçekten bulamadım. Bununla birlikte değerli kardeşlerim, bizler, âlimler birliği olarak ne bir devletiz ne de bir siyasi yapıyız. Bizler cihad ilan eden bir taraf değiliz. Cihadı ilan etmek, yöneticilerin işidir. Bu, çok önemli bir farktır. Biz sadece şer'î hükmü açıklarız. Konuşmalarımız sadece hükmün beyanı çerçevesindedir. İşte söylemek istediğim budur. Son olarak, biz şu anda bulunduğumuz bu ülkenin tutumundan dolayı teşekkür ediyoruz ama daha fazlasını istiyoruz. Türkiye'den daha fazlasını talep ediyoruz. Türkiye buna gücü yeten bir ülkedir. Daha fazlasını yapabilir. Allah'ın izniyle yapabilecek güçtedir." diye konuştu.
