Ümitsizlik kişiyi olumsuz beklentiler içine sokuyor Umudu daha iyi anlamak için zıddıyla birlikte ele almak gerektiğini, umudun olmamasının, yani ümitsizliğin, kişiyi olumsuz beklentiler içine sokacağını dile getiren Tarhan, bu durumun, kişinin ruh sağlığını ve genel iyilik halini olumsuz etkilediğini, umudun olumlu beklentiler içinde olmayı teşvik ederken, ümitsizliğin olumsuz beklentiler oluşturduğunu anlattı.
Umut ve beklenti arasında güçlü bir bağlantı var! Umut ve beklenti arasındaki güçlü bağlantıya işaret eden Tarhan, umudun kişinin geleceğe dair pozitif düşüncelerini ve hedeflerine ulaşma motivasyonunu artıracağını, kişinin hedeflerine ulaşmak için yollar bulmasını ve pozitif enerji içinde olmasını sağlayacağını anlattı.
Başarı yolculuğunda pozitif düşünce ve azim kritik rol oynuyor Başarı yolculuğunda pozitif düşünce ve azmin kritik bir rol oynadığını vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, kendimize ulaşılabilir hedefler koyma, bu hedeflere yönelik kararlılıkla çalışma ve karşılaşılan engelleri tehdit olarak değil, fırsat olarak görmenin başarıya giden yolda önemli adımlar olduğunu dile getirdi.
Kişinin kendisini iyi hissedeceğine inanması iyileşme sürecini hızlandırabiliyor… "Beynimiz, güçlü ve yönlendirilebilir bir araçtır. Beynimizi doğru şekilde terbiye edersek, bizi hedeflerimize götüren güçlü bir yardımcıya dönüşür." diyen Tarhan, beynin içinde barındırdığı ilkel duygularla birlikte doğduğunu ve bu duyguların nasıl kullanıldığı yaşamın şeklini belirlediğini anlattı.
Umutsuzluğu sonradan öğreniyoruz… Umudun duygusal inançlardan biri olduğunu, kişinin yaşam ilkesi olarak umudu seçmesi ve bunu bir ego idaresi olarak benimsemesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, "Umudu duygusal bir inanç olarak seçen kişi, her durumda pozitif bir seçeneği düşünür. Çocuklar doğar doğmaz umut duygusuna sahiptir; her şeyin mümkün olduğunu düşünürler ve hiçbir şeyden çekinmezler. Umutsuzluğu ise sonradan öğreniriz ve bu öğrenilen şey değiştirilebilir. Ümitsizlik ise baskıcı ve otoriter kültürlerde yaygındır. Bu kültürlerde insanlar, her şeyi bir lidere veya kutsal gördükleri kişilere havale ederler ve kendileri düşünmezler. Oysa, umudun olması için özgür düşüncenin ve sorgulamanın olması gerekir." dedi.
Umut mücadele gücü oluşturuyor… Umudun, insanda mücadele gücü oluşturduğuna işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları dile getirdi:"Tarihte, herkesin ümidi kestiği zamanlarda bile, lider umudu kaybetmediği için toplumlar ayağa kalkmıştır. İstiklal Savaşı'nda da bu durum böyleydi. Mesela, Denizli Müftüsü Nusret Efendi, İzmir işgal edildiğinde halkı toplayarak onlara her birinin bir taş almasını ve bu taşları İzmir'e doğru atmalarını söyledi. Bu, psikolojik bir mukavemet örneğidir. Yavuz Sultan Selim, sefere giderken ‘Sefer bizden, zafer Allah’tan’ diyordu. Mustafa Kemal Atatürk ise İstiklal Savaşı'nda 'Ya istiklal ya ölüm' diyerek umudu diri tutuyordu. Bu tür ifadeler, insanlara mücadele gücü verir ve yön gösterir. Umut, güçlü bir duygusal inanç olarak, insanın hayatında olumlu sonuçlar alma konusunda güçlü bir motivasyon sağlıyor. Güçlü bir duygu varsa, beyin o yönde çalışır ve bir çıkış yolu bulur. Umudu yüksek tutmak, başarıyı getirir. Thomas Edison, 67 yaşındayken laboratuvarı yandığında, ‘Bütün hatalarımız yandı’ diyerek umudunu korumuş ve üç hafta sonra ses kayıt cihazını bulmuştur."
Umutlu insanlar, hedeflerine ulaşmak için daha enerjik Ümidi ayakta tutmanın başarıyı ortaya çıkardığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, "Umut, olaylara pozitif anlam yükleyerek, gidişatı olumlu yönde değiştirebilir. Bu, yaratılıştan gelen gizli bir psikoloji yasasıdır, yani kendini gerçekleştiren kehanet yasasıdır. Umutlu insanlar, hedeflerine ulaşmak için daha enerjik ve canlıdırlar ve pozitif etkileme güçleri vardır. Bu, beden dillerine de yansır." şeklinde sözlerini tamamladı.