?>

Abdullah bin Abbas (r.a.)

Yusuf ARSLAN

6 yıl önce

 

 “Bid’atını terk edinceye kadar, bid’atçı kimsenin amel ve ibadetini Cenâb-ı Hak kabul etmez.”[7]
“Resûlulah (a.s.m.) hayır yapma hususunda insanların en cömerdiydi. En cömert ol­du­ğu ay da Ramazan ayıydı. Cebrail (a.s.) her sene Ramazan ayında Re­sû­lul­lah ile bulu­şur, tâ ayın sonuna kadar Re­sû­lul­lah ona Kur’ân’ı arz eder, din­letirdi. Cebrail’le buluştuğu zaman Re­sû­lul­lah hayır yapmakta, esen rüzgârdan daha cömert olurdu.”[8]
“Kıyamet günü insanlar arasında en çok pişman olacaklardan biri, dünyadayken ilim öğrenme imkânına sahip olduğu hâlde öğrenmeyen kimsedir. Diğeri de, ilim öğren­miş, fakat kendisi dışında herkes bu ilimden faydalanmıştır.”[9]
Ömrünün sonlarına yaklaşan Hz. Abdullah’ı en çok üzen hadise, Kerbelâ Vakası’ydı. Peygamberimizin torununa yapılan o hunharca muamele, Hz. Ab­dullah’ı can evinden yaralamıştı, yaşlı kalbini hüzne boğmuştu. İçi yanarak ağ­lamıştı. Sonradan göz nimetini de kaybeden Hz. Abdullah, bu hâline şükrederdi. “Allah gözümden ışığı aldı, fakat kalbim ve dilim nursuz kalmadı.” derdi.
Hz. Abdullah, Hicret’in 68. senesinde dünya hayatına gözünü yumdu. Yüce Mevla­sı­na ve sevgili Peygamberimize kavuştu.
Onun sık sık tekrarladığı bir duası da şu idi:
“Allah’ım, beni kanaatkâr kıl. Verdiklerini benim için hayırlı eyle. Bilmedik­lerimden benim için hayırlı olanları bana ver.”
YAZARIN DİĞER YAZILARI