?>

Abdullah bin Ömer (r.a.)-7

Yusuf ARSLAN

6 yıl önce

 

Sonra merak saikasıyla Hz. Abdullah’ın peşine düştü. Onun evinin kapısında bekleyen bir fakirin yanında bir müddet oyalandığını ve sonra içeri girdiğini gördü. Birazdan Hz. Abdullah evinin diğer kapısından çıktı ve o kapıda bir fakir daha görerek yanına gi­dip biraz yanında kaldı. Sonra da gitti. İyice meraklanan sahabi, fakirlerin yanına gide­rek, Hz. Abdullah’ın yanlarında ne yaptığını sor­du. Her ikisi de onun kendilerine birer altın verdiğini söylediler. Şaşkınlığı iyice artan sahabi, sonunda meseleyi doğrudan Hz. Abdullah’a sormaya karar verdi. Çarşıda 40 para için hararetle pazarlık yaparken fa­kirlere bu kadar cömert davranmasının hikmetini bizzat ona sordu. Şöyle bir cevapla karşılaştı:
“Çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemal-i akıldan [akıllılıktan] ve alış verişin esası ve ruhu olan emniyetin, sadakatin muhafazasından gelmiş bir hâlettir, his­set [cimrilik] değildir. Hanemdeki vaziyet, kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir hâlettir. Ne o hissettir ve ne de bu israftır.”[7]
Verdiğimiz birkaç misalde şefkat ve merhameti, muvazene ve muhakemesi ve Rabb’ine teslimiyeti açıkça görülen Hz. Abdullah, aynı zamanda zulüm kar­şısında hakkı çekinmeden haykırabilen, mert ve cesur bir karaktere sahipti. Ha­yatının son yıllarında Haccâc’a karşı yaptığı sert çıkışlar bunu gösterir.
Bir defasında Zalim Haccâc’ın cuma hutbesini çok fazla uzatması üzerine oturduğu yerden:
YAZARIN DİĞER YAZILARI