Ordu yola çıkmak için hazırlandığı sırada Abdullah bin Revâha, Peygamberimizin huzuruna vardı. Onunla vedalaştıktan sonra:
“Allah, Mûsâ’ya olduğu gibi, sana olan ihsanlarını da sabit ve devamlı kılsın. Yardım olunan ve zafere kavuşturulanlar gibi, sana da yardımını ihsan buyursun.” dedi. Onun bu sözlerine karşılık Resûlullah şu mukabelede bulundu:
“Ey Revâha’nın oğlu! Allah seni de iyilikle en güzel şekilde sabit ve devamlı kılsın.”[19]
Peygamberimiz mücahitlerle vedalaşıp Medine’ye dönerlerken, Abdullah bin Revâha onu şu beyitlerle selamladı:
“Geride kalan, hurmalıkta kendisine veda ettiğim zata, o en hayırlı uğurlayıcıya, en hayırlı dosta selam olsun!”[20]
Şurahbil bin Amr, Müslümanların kendisine doğru gelmekte olduğunu haber alınca, pek çok asker topladı. Topladığı askerlerin sayısı 100 bini—başka bir rivayette 200 bini—aşkındı. Aynı zamanda, orduda bol miktarda at ve silah bulunuyordu. Müslümanlar ise bundan mahrumdu.
Mücahitler, Şurahbil’in kalabalık ve silahlarla donatılmış bir ordu hazırladığını haber alınca, durumu görüşmek üzere iki gece oturdular. Zeyd bin Hârise (r.a.), mücahitlerin görüşlerini sordu. Mücahitlerden bazısı Rumlarla karşılaşmaktan vazgeçip memleketlerine akın yapmayı, bazısı da durumu Resûlullah’a bildirerek yardım talebinde bulunmayı tavsiye ettiler.