Fakat biraz sonra Hz. Abdullah’ı bundan kat kat fazla mahzun eden bir hadise daha yaşandı: Hz. Abdullah’ın kardeşi Ebû Cendel, Müslüman olduğu için müşrikler tarafından zincire vurulmuştu. Fakat bir fırsatını bulup kaçmış ve Peygamberimize sığınmıştı. Süheyl bin Amr birdenbire oğlunu karşısında görünce şaşırdı. Ebû Cendel’in boynundan tuttu. Elindeki dikenli, budaklı ağaç parçasını yüzüne çarptı. “Ey Muhammed! Anlaşmamız üzere bana geri çevireceğin insanların ilki budur.” dedi. Peygamberimiz önceleri bu teklifi kabul etmek istemedi. Fakat Süheyl “Anlaşmayı imzalamam!” diye diretince mecbur kaldı. Ebû Cendel’i (r.a.) babasına teslim etti. Bu arada Ebû Cendel’e (r.a.), “Biraz daha sabret. Allah’tan bunun mükâfatını dile. Şüphesiz Allah senin için bir genişlik yaratır.” buyurdu. Ebû Cendel, Resûlullah’ın isteğine teslimiyetle razı oldu. Her türlü zorluğu göze alarak babasıyla birlikte Mekke’ye geri döndü. Bu hadise orada bulunan bütün sahabileri derinden üzmüştü. Fakat Hz. Abdullah’ı daha da çok üzmüş, hicrana boğmuştu. Ancak sabredecekti. Cenâb-ı Hakk’ın bir sebep yaratacağına inanıyordu.