Mihmândâr-ı Nebevî, demek ki, manevi olarak defnedileceği yeri görmüş ve Müslümanların hayali olan İstanbul fethine bir adım daha yaklaşmak istemişti. Gerçekten, bir müddet sonra sayılı ömür dakikalarını tüketen Hz. Ebû Eyyûb, ruhunu Rahmân’a teslim eyledi.
Vasiyeti üzerine askerler, naaşını elleri üzerinde ordunun vardığı en uç noktaya taşıdılar. Tekbir ve dualarla defnettiler.[8]