Sekiz yaşındaki inci tanesi bu yetimin maddi himayesi amcasının üzerindeydi, fakat her şeyden önce bir anne şefkatine, sımsıcak, müşfik bir kalbe muhtaçtı. İşte, Hz. Fâtıma bu mübarek yavruya annesini aratmamak için olanca gayretini sarf ediyordu. Kendi çocuklarından önce onu yedirip içiriyor, kendi öz evlatlarından önce bu kutsi emanetin elbisesini giydiriyor, saçını tarıyordu. Dahası, onun en çok muhtaç olduğu yakın ilgiyi, anneliği ona tattırıyordu. Bu minval üzere Sevgili Peygamberimiz, kendi yuvasını kuruncaya kadar amcasının ve yengesinin himayesinde kalmıştı.