Bedir Harbi’nde arslanlar gibi çarpıştı. İki cihan saadetinin gerçek yolunu gösteren, kâinatın yaratılma sebebi, yüce tebliğ vazifesiyle vazifelendirilmiş Peygamber’i susturmak isteyen Mekke müşriklerine kan kusturdu. İslam güneşini üflemekle söndürmek isteyip, insanlığı hakikat ve iman nurundan mahrum etmek için uğraşan din düşmanlarına karşı, bulunduğu şartlar içerisinde en mükemmel mücadeleyi verdi.
Savaş devam ederken Hz. Hubeyb’in kılıcı, darbelerin tesiriyle bükülmüştü. Hubeyb çaresiz kalarak Resûlullah’a geldi. Hz. Resûlullah Efendimiz, bükülmüş ve hattâ bir bölümü çatlamış olan kılıcı tükürüğüyle kaynaştırdı ve düzelterek geri verdi.[2]