İslam’a hizmet aşkıyla coşan Hz. Ömer’in de içinde bulunduğu bir sahabi cemaati bir araya gelmiş, Allah’a kendileri için imkân yaratması için dua ediyorlardı. Her biri duasında Allah’tan farklı şeyler isteyerek onlarla hizmet etmeyi düşünüyorlardı. Kimisi ev dolusu altın istiyor, kimisi bağ bahçe ve arazi istiyor, bazıları da daha kıymetli şeyler vermesi için Allah’a dua ediyorlardı. Fakat Hz. Ömer’in duası hepsinden farklıydı. “Ben,” diyordu, “Allah’tan Ebû Ubeyde, Muâz bin Cebel ve Huzeyfe bin Yeman gibi mücahitler istiyorum ki, onlarla Allah yolunda hizmette bulunayım, kendime yardımcı edineyim.” Evet, o gözü pek dava adamı, bütün varlığını inancı uğrunda harcamaktan çekinmeyen kahramanlar istiyordu. Zaten hizmeti yapanlar da bunlar değil miydi?[2]