Diyarbakır 68 yaşındaki Mehmet Güneş, 32 yıldır adliyesi karşısında Arzuhalcilik yaparak 4 çocuk büyüttü.

Teknolojinin gelişmesiyle Arzuhalciliğin türkülerde kalacağını aktaran Güneş, ”  Vatandaşlarımızın yaşadığı her hangi bir olayla savcılık veya mahkemeye dilekçelerini yazıyorum. İki hasım arasında yaşanılan olaylara tanıklık ediyoruz. Eskiden işlerimiz daha iyiydi. Okuma-yazma oranları artıkça bizim işler azaldı. Teknoloji geliştikçe bizim mesleğe olan talep azaldı. Arzuhalcilerin yürürlükte olan yasaları çok iyi bilmesi sürekli takip etmesi, işleyişten haberdar olmalıydı. Çünkü arzuhalciler vermiş olduğu hizmet önemli. Hukuku bilmeden bu mesleği yapamazsınız.  Valilik, adliye, belediye, kamu kurum kuruluşlarına dilekçe, mektup yazıyoruz. Bu meslek yapıldığından itibaren hep kaldırımda yol kenarında yapılıyor. Bizim bir dileğimiz var. Yazın güneşte kışın soğuğa maruz kalıyoruz. Devlet yetkililerden bir çatı istiyoruz. Ya da izin verilsin kendimiz bu bölgede barınak yapalım” dedi.

Bir dilekçe yazmanın 50 TL olduğunu söyleyen Güneş;” Ben bu mesleği yaparak 4 çocuk büyüttüm. Büyüdüler kendi hayatlarını kurtardılar. Bu meslekten ders niteliğinde hikâyeler anlattım onlara. Ben mesleğimi yapmaya devam edeceğim. Gün olur 10 tane dilekçe yazıyorum. Bazen de siftah yapmadan evin yolunu tutuyorum. Bu mesleğin bir cazibesi kalmadı artık. Yıllardır aynı yerde duruyorum. Hep aynı kişiler bu mesleği yapıyor.  Bizden sonra sanırım bu meslek bitecek” şeklinde konuştu.

ARZUHALCİLİK
Arzuhalcilik mesleğinin kökenleri Osmanlı Devleti’ne kadar dayanmaktadır. Resmi işlemlerde ne yapacağını ve nasıl ilerleyeceğini bilmeyen ve üstelik okuryazarlığı az olan halkın tek yardımcısı konumundalardı. Devletin her bir noktasından resmi işlemlere başlamadan önce mutlaka arzuhalcilere danışır. Halk Onlara dertlerini anlatır, hazırlamış olduğu belge ve yönlendirmeleri ile gerekli başvuruları yaparlardı.

Kaynak: HABER MERKEZİ - Fırat KARAHAN