Hicretten önce İslam'la şereflendi. Bedir ve Uhud gazvelerinde büyük kahramanlıklar gösterdi. Sevgili Peygamberimiz Medine'ye hicret edince onu Abdullah İbni Cahş (r.a.) ile kardeş ilan etti.

RESÜLULLAH'IN OKÇUSU

Asım ok atmakta maharet sahibi idi. Bu yüzden Ashab arasında "Resülullah (s.a.)'ın okçusu" diye de anılırdı. Bedir Gazvesinden önce, bir gece Resül-i Ekrem (s.a.) Efendimiz ashabıyla oturuyordu. Ashabına, nasıl harp edileceğini ve harpte takip edilecek usulleri sordu. Asım (r.a.) eline yayını ve okunu alarak yerinden kalktı, meydana çıktı ve: "Ya Resülullah! Düşman iki yüz zira' mesafede olursa ok atarak savaşırız. Yaklaştıklarında mızraklarımızla dövüşürüz. Mızraklarımız kırılırsa, kılıçlarımızı çeker, sıyırır göğüs göğüse çarpışırız." diyerek bir gösteri yaptı.

Onun bu kahramanca davranışları Resül-i Ekrem (s.a.) Efendimizin çok hoşuna gitti ve duygularını şöyle dile getirdi: "İşte harp böyle olur!.. Kim düşmanla karşılaşırsa Asım gibi savaşsın. Harbin icabı budur. Bu tarzda çarpışılması lazımdır. Çarpışan ve vuruşan Asım gibi çarpışsın..." buyurarak ona iltifat etti.

O, Bedir günü Kureyş'in elebaşlarından Ukbe Bin Ebî Muayt'ı öldürdü. Bu azılı müşrik, Mekke'de Sevgili Peygamberimiz'e çok işkenceler yapmış, hatta boğmaya teşebbüs etmişti. Efendimizin hicretinde de öfkesini, kinini şu beyitlerle ortaya koymuştu. "Ey Kusva adındaki devenin binicisi, hicret edip bizden uzaklaştın. Fakat pek yakında beni atlı olarak karşında göreceksin. Mızrağımı kanınızla sulayacağım. Kılıçla parçalayacağım."

Bu azılı kafir Bedir günü Kureyş'in yenildiğini görünce atını sürüp kaçmak istedi. Asım Bin Sabit (r.a.) ona doğru hücum etti ve bir hamlede canını cehenneme gönderdi.

O, Uhud günü de Resülullah (s.a.) Efendimizin yanından hiç ayrılmadı. Müşriklerin sancaktarı Müsafi İbni Talha ile kardeşi Haris İbni Talha'yı ok ile öldürdü. Bunların annesi azılı müşrik kadınlarından Sülafe binti Sa'd idi. Asım Bin Sabit (r.a.)'in başını kendisine getirene yüz deve vermeyi va'd etti. Ayrıca onun kafatasında şarap içmeye yemin etti. Fakat o kahramanın koruyucusu Allah'tı. Onu o kirli ellere teslim etmedi.

Uhud savaşından sonra Adal ve Kare kabileleri Resül-i Ekrem (s.a.) Efendimize gelerek İslam'ı öğretmek üzere muallimler istemişlerdi. Sevgili Peygamberimiz de hem onların isteğine cevap vermek hem de Kureyş müşriklerinin ne yaptıklarını, yeni bir hücum hazırlığı içinde olup olmadıklarını öğrenmek üzere on kişilik bir heyet hazırladı. Asım Bin Sabit (r.a.) bu heyetin başkanı idi. Medine-i Münevvere'den yola çıkan heyet geceleri yol alıyor gündüzleri hem dinleniyor hem de gizlenmiş oluyordu. Reci' denilen mevkiye gelince bir su başında Medine'den getirdikleri hurmaları yediler. Çekirdeklerini de oraya attılar ve dağa doğru çıktılar.