ALLAH'IN PERDESİZ KONUŞTUĞU SAHABİ
Cabir ve ailesi babalarının nâşını alıp kendi kabristanlıklarına getirmek istediler. Ancak Resûlullah (s.a.v) Efendimizin: "Şehitleri öldürüldükleri yerde gömünüz. "emrini duydular. Ailecek babalarının başında ağlamaya başladılar. İki Cihan Güneşi Eendimiz de yanlarından geçerken onlara:"Ağlamayınız!.. Melekler kanatlarıyla ona gölge yapmaktadırlar!.."buyurdu. Babalarının imanı ve şehadet özlemi ile ilgili duygularını dile getirerek onları teselli etti ve Allah Teala'nın iltifatına nail olduğunu haber verdi. Şöyle ki:
"Ya Cabir! Allah Teala herkesle perde gerisinden konuşurken, babanla yüzyüze konuştu. Ey kulum! İste benden vereyim." buyurdu. Baban da: "Ya Rabbi! Senin yolunda tekrar öldürülmem için beni dünyaya geri göndermeni veyahut bize verdiğin nimetleri arkada kalanlara bildirmeni niyaz ederim." dedi. Allah Teala da şu ayetleri indirdi. Mealen:
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın, bilakis onlar diridirler. Rableri katında rızıklanmaktadırlar. Allah'ın lutfundan verdiği nimetle sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiçbir korku olmayacağını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler." (Al-i İmran 169-170)
Fahr-i Kainat (s.a.) Efendimiz şehitlerin defninde başlarında bulunuyordu. Cabir'in babası için: "Abdullah İbni Amr'la, Amr İbni Cemuh'u aynı kabre gömünüz. Çünkü onlar hayattayken çok samimi dosttular." buyurdu.
HURMA BAHÇESİNDE GERÇEKLEŞEN MUCİZE
Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimizin Cabir ve ailesine özel iltifat ve ilgisi vardı. Zaman zaman Cabir'i devesinin arkasına bindirir, hastalandığında ziyaretine giderdi. Babası şehit olunca geriye bir hayli borç bırakmıştı. Cabir ödemekte zorluk çekiyordu. Küçük bir hurma bahçesinden başka da geliri yoklu. Üstelik o yıl mahsul de azdı. Çoğu Yahudi olan alacaklılar borçlarını istediler. Bu durumu Efendimize arzedince; "Hurmaları toplayınca bana haber verin." buyurdu. Mahsul toplandı ve haber verildi. Rahmet Peygamberi Efendîmiz toplanan hurmaların başına geçti ve: "Alacaklıları çağırın" buyurdu. Mübarek eline ölçeği aldı ve herkese alacağını vermeye başladı. Cabir'in bütün borçları ödendiği gibi hurmaların da hiç eksilmediği görüldü.
Zatürrika Gazvesinden dönerken bir ara Efendimizle sohbete koyuldular. Onun yeni evlendiğini duyan Efendimiz "kızla mı yoksa dul bir hanımla mı" diye sordu. Cabir (r.a.) da: Dul bir hanımı özellikle tercih ettiğini, kızkardeşlerinin arasına onların yaşında birini getirmeyi doğru bulmadığını söyledi. Efendimiz onun bu ince düşünüşüne ve firasetine pek memnun kaldı. Yine aynı yolculukta İki Cihan Güneşi Efendimiz onun borçlu olduğunu öğrenince ondan devesini satmasını istedi. Uzun bir pazarlıktan sonra Medine'ye varınca teslim etmek şartıyla deveyi satın aldı. Cabir (r.a.) deveyi teslim etmek üzere getirdiğinde Efendimiz ona olan borcunu ödedi ve deveyi de kendisine hediye etti.
İşte sevgi!.. İşte kardeşlik!... İşte yardımlaşma!.. Allah için kurulan kardeşlik hayatı güzelleştirir. Güçlükler, sıkıntılar, derdler o sevgi, fedakarlık ve kardeşlikle kolaylaşır... Ey Allahım!.. Bizlere böylesi sevgi ve kardeşlikler lutfet!.. Amin.
Sevgili Peygamberimizle on dokuz gazveye iştirak eden Cabir İbni Abdullah (r.a.)'ın ilminden çok kimseler faydalanmıştır. O, Mescid-i Nebevî'de ilim meclisleri oluşturmuştu. Said ibni Müseyyeb, Ata İbni Rebah, Muhammed İbni Münkedir, Mücahid Şa'bi, Tavus ve Muhammed el-Bakır gibi alimler onun meclisinde yetişmişlerdir. Evi mescide 2 kilometre uzakta olmasına rağmen namazlarını Peygamberimizle kılardı. 95 yaşlarında Medine-i Münevvere'de vefat etti. Cenazesini Medine valisi Hz. Osman (r.a.)'ın oğlu Eban kıldırdı. Cenab-ı Hak'tan şefaatlerini niyaz ederiz.