İnsanoğlu, Yüce Allah’ın şaheseridir. Sahip olduğu özellikleri itibariyle hem iyiliğe hem kötülüğe meyilli olarak yaratılan insan, meleklerden dahi üstün bir konuma gelebileceği gibi hayvanlardan daha aşağı duruma da düşebilir. “Küçüklükte öğrenmek taşa nakşetmek gibi, yetişkinlikte öğrenmek suya yazı yazmak gibidir” atasözünde olduğu gibi, iyi bir insan ancak zamanında verilen iyi bir eğitimle yetiştirilebilir.
Tarih boyunca dinlerin insan üzerinde etkisi olmuş, insanlar hak olsun batıl olsun bir dine bağlı olmuşlardır. Allah katında tek din olan İslam’ın son ilahî kitabı olan ve aynı zamanda hayat kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’in, çocuklarına tavsiyelerde bulunan ve onların hayırlı bir nesil olabilmeleri için dua eden Peygamberlerin hayatlarından örnekler verirken arkasında sâlih evlat bırakanların müjdelendiğini görüyoruz. Gerek belagatıyla gerek verdiği can alıcı mesajlarla Müslüman olmayanların bile üzerinde etkisini ispatlamış olan Yüce Kitabımızın, Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlaması, eğitimde şefkatin, merhametin önemini göstermesi açısından dikkate değerdir.
Rabbimiz cellecelâluhu bir başka ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır: “İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar. Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. (Bakara, 2/204-205) Bu ayetler, çocuk eğitiminin ciddiyetini gösteren ayetlerdir. Günümüzde maddi ve manevi dünyamızda yaşanan tahribat, nesillerimizi tehdit eder hale gelmiştir. TÜİK 2010 istatistiklerine göre, alkol kullanan gençlerin % 18.6’sının, tütün kullanan gençlerin ise % 34’ünün ilk denemesi on dört yaşından öncedir. Rakamlar meselenin ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Geleceğimiz, yarınlarımız ve belki cennet biletimiz olabilecek çocuklarımızın, yavrularımızın eğitimi konusunda gereken hassasiyeti göstermek, dinimizin en fazla önem verdiği konulardan biridir. Hangi söz, Efendimiz (s.a.v)’in “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.” (Tirmizi, Birr, 33.) sözü gibi bu hakikati güzel bir şekilde dile getirebilir. Efendimizin bu sözü anne-babaların çocuklara bakışlarının nasıl olması gerektiğini göstermesi açısından önemlidir. Çocuğun eğitimi, hem çocuğun günlük hayatta karşılaşabileceği durumlara karşı onu hazırlamayı hem de manevi hayatı olan dinî eğitimini kapsar. Sadece dünya hayatı için kendisine gereken şeyler konusunda onunla ilgilenmek onu eğitmek eksik olduğu gibi sadece ahiretle ilgili olan hususlara yoğunlaşıp onu normal sosyal hayatına hazırlamamak da bir tarafı eksik kalmış bir eğitme olur.
Çocuk; korunması, eğitilmesi ve geliştirilmesi gereken bir emanettir. Çocuk eğitimi, dünyadaki en zorlu bir o kadar en tatlı işlerinden biridir. Zordur; çünkü yerinde duran sabit olan verdiğin komutları yerine getirmeye hazır bir robottan bahsetmiyoruz, her an değişme ihtimali olan bir varlığın eğitiminden bahsediyoruz. Çocukların eğitimiyle ilgilenmek aynı zamanda hayattaki en anlamlı uğraşlardan biridir. Hayatın en masum tarafını oluşturan bir varlığı eğitmek, onunla zaman geçirmek ona cennetin anahtarı gözüyle bakmak toplumun geleceğini teminat altına almak şeklinde meseleye bakıldığında, çocuğun eğitimi yaşamın en tatlı yönünü oluşturduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çocuklar bir toplumun en önemli kesimini oluştururlar. Bundan dolayı başta anne-babalar olmak üzere, eğitimciler ve toplumun diğer kesimlerine de kademe kademe herkes çocukların eğitiminden gelişiminden sorumludur. İster evdeki anne-baba olsun ister okullardaki veya cami-medreselerdeki eğitmenler olsun eğitim konusunda, Efendimizin “Hepiniz çobansınız ve hepiniz gözetiminiz altında bulunanlardan sorumlusunuz." (Buhari, Cuma, 11.) hadisinin muhatabı olduklarını unutmamalıdırlar. Unutmamaları gereken başka bir husus da ünlü İslam sosyoloğu İbnHaldun’nun dediği gibi, “Eğitimde öğrencilere ve özellikle küçük çocuklara sert davranmak son derece zararlıdır; heves ve neşeyi yok eder, tembelliğe sevk eder, ikiyüzlü tavır takınmaya ve yalana sürükler, hile ve aldatmacayı öğretir.”
İmam Gazalî’nin “Terbiyenin aslı ve esası, çocukları kötü arkadaşlarından korumaktır.” sözü büyütmek ve eğitmek olayının birbirinden farklı şeyler olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Çocuğun en mükemmel şekilde yetişmesi, ihtiyaç duyduğu bütün insani ve ahlaki faziletleri, sosyal kural ve davranışları, dinî inanç ve değerleri, helal-haram duyarlılığını, mahremiyet ölçülerini öğrenmesi ve yaşaması, ruh ve beden bakımından sağlıklı, bilgili ve ayrıca meslek sahibi olabilmesi için bütün sorumluların, imkânlarını seferber etmeleri gerekir. İnsan sadece bedensel tarafı olan bir varlık değildir. İnsanı insan eden, onu diğer varlıklardan ayıran en önemli tarafı onun manevi yönü olan duygu ve düşünce tarafıdır. Terbiye sadece ona güzel şeyleri anlatmak onu iyi bir şekilde beslemekle sağlanacak kadar basit bir olay değildir. Terbiye aynı zamanda çocuğu kötü ortamlardan kendisine zarar verecek maddelerden uzak tutmakla olur. Onun için anne babaların ve yöneticilerin, toplumun geleceği olan çocukları her türlü zararlı olabilecek ortamlardan uzak tutmaya çalışmaları ve onlar için zararlı olan ortamları ortadan kaldırmaya özen göstermeleri gerekir. Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir gelecek, ancak sağlıklı yetişen evlatlarla sağlanabilir.
Yüce Rabbim hayatın en büyük imtihanlarından biri olan çocuklar konusunda hepimizin yardımcısı olsun. Dinine bağlı insanlığa faydalı nesiller yetiştirmeyi bizlere nasip etsin, bizleri çocuklarımızı, bütün insanlığı dâhili ve harici bütün kötülüklerden muhafaza eylesin. Âmin.