Dıhye Bin Halife, Kelb kabilesinin reisiydi. Ticaretle meşgul olurdu. Müslüman olmadan önce de Resül-i Ekrem (s.a.) Efendimizi severdi. Hatta ticaret için Medine'den her ayrılışında ve dönüşünde Efendimize hediyeler getirir, ziyaret ederdi. Fahr-ı Kainat (s.a.) Efendimiz her gelişinde ona "Ya Dıhye! Beni memnun etmek istiyorsan iman et Cehennem ateşinden kurtul" buyururdu. Onun müslüman olması için, "ya Rabbi! Dıhye'yi İslâm île merzuk kili" diye dua ederdi. Onun hidayete ermesini çok arzu ederdi, Ruhu'l-Beyan Tefsiri'nde onun İslâm'a girişi şöyle anlatılır.
"Bedir Gazvesinden sonraydı. Cebrail aleyhisselam Resülullah (s.a.) Efendimize geldi ve "Ya Muhammed! Allah sana selam ediyor ve haber veriyor ki, Dıhye şimdi senin huzuruna geliyor" dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Dıhye'yi bizzat kendisi karşıladı. Üzerindeki hırkayı çıkarıp oturması için yere serdi Ona "Dıhye şöyle buyur'" diyerek hırkanın üzerine oturması için eliyle işaret etti. Resül-ı Ekrem (s.a.) Efendimizin bu keremine, hilmine ve al-i cenaplığına dayanamayan Dıhye ağlamaya başladı. Ridây-ı şerîfi yerden kaldırıp yüzüne gözüne sürdü ve başının üstüne koydu. Artık iman nuru gönlünde parlamıştı. Heyecanla "Ya Resülallah İslâm'ın şartları nelerdir?" dedi. Rahmet Peygamberi Efendimiz de önce "La ilahe illallah Muhammed Resülullah" demendir buyurdu. Dıhye de bu kelimeyi söyleyerek İslâm'la şereflendi.
O, Enes ibni Malık (r.a.)'ın ifadesine göre nur yüzlü, iri cüsseli, beyaz tenli ve endamı ashabın en güzel olanıydı. Cebrail aleyhisselam çoğu kere onun suretine girerek Resülullah'a gelirdi. Nitekim, Efendimiz (s.a.) 'Gördüğüm kimselerden Cibril'e en fazla benzeyeni Dıhye-tü'l-Kelbi'dir" buyurmuştur. Bu yüzden ashab-ı kiram Dıhye'yi çok sever, yanından ayrılmak istemezdi. O da Medine sokaklarında yüzünü gözünü örtüp sarmalayarak gezerdi.
HZ. CEBRAİL'İN HEDİYESİ
Bir gün Resül-ı Ekrem (s.a.) Efendimiz torunları Hasan ve Hüseyin radıyallahu anhum île birlikte mescidde oturuyorlardı. Cebrail aleyhisselam yine Dıhye (r.a.) suretinde huzura geldi. Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz onun etrafını sardılar. Ondan sanki bir şeyler bekliyorlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz torunlarının bu hareketlerini izah babında "Ey kardeşim Cebrail" Onlar seni Dıhye sandılar. Dıhye ne zaman gelse onlara hediye getirirdi" buyurdu. Bu söz üzerine Cebrail aleyhisselam elini uzattı, Cennetten bir salkım üzüm kopardı ve Hz. Hasan'a verdi. Bir daha uzattı bir nar kopardı ve onu da Hz. Hüseyin'e verdi. İki cennet efendisi yavrular hediyelerini alınca oradan uzaklaşıp oyunlarına daldılar.