Diyarbakır’ın Bismil ilçesi, tarihsel olarak birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup, kuruluşu hakkında üç farklı rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetler, farklı dönemlerde meydana gelen olaylar nedeniyle çeşitli haklılık paylarına sahiptir. Ancak son görüş, günümüzde daha yaygın kabul görmektedir.
Asurlular ve Huriler Arasındaki Savaşlar
Yaklaşık 4.000 yıl önce, Asurlular ve Huriler arasında Mezopotamya ve Dicle ovası üzerindeki hakimiyet mücadelesi nedeniyle sürekli savaşlar yaşanmıştır. Asurlular, Bismil’in Üçtepe köyünde büyük bir saray inşa etmişler ve bu yapıyı Hurilere karşı ileri bir karakol olarak kullanmışlardır. Sarayın adı “Tuşpa” olup, Asur Kralı Banibal tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir.
1865 yılında ünlü İngiliz seyyahı Taylor, Üçtepe höyüğünde kazılar yapmış ve Asurca yazılı iki dikilitaş bulmuştur. Bu dikilitaşlar British Museum’a götürülmüş ve hala orada sergilenmektedir. İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Veli Sevin’in başkanlığındaki bir kazı ekibi, 1989 yılında yapılan kazılar sonucunda Tuşpa Sarayı’nın kalıntılarına ulaşmıştır. Ayrıca, kazılarda Huriler, Asurlular, Romalılar ve Helenistik döneme ait birçok tarihi eser de bulunmuştur.
Bismil’in İsmi Hakkında Rivayetler
1. Birinci Rivayet: 2.000 yıl önce İran'dan gelen köle tacirlerinin, Bismil’in Kurmuşlu köyü yakınlarında konakladıkları ve köleler arasında çıkan bir isyan sonucu köle tacirlerinin imha edildiği anlatılmaktadır. Daha sonra bu bölgeye yerleşen insanların Dicle Nehri’nin yatak değiştirmesi sonucu yerleşim yerlerini değiştirdiği ve bu bölgenin Farsça’da "Bistmal" olarak anıldığı söylenmektedir. Zamanla bu ismin "Bismil" olarak değiştiği rivayet edilmektedir.
2. İkinci Rivayet: 1600’lü yıllarda Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde, Diyarbakır hanlarında konaklayan kervan sahiplerinin “Pis Mil” diye bir yerden bahsettiği yazılıdır. Bu bölgenin bataklık bir alandan oluştuğu ve deve kervanlarının bu bölgeden geçmekte zorlandığı belirtilmiştir. Zamanla "Pismil" isminin "Bismil" olarak değiştiği düşünülmektedir.
3. Üçüncü Rivayet: 1700’lü yılların başında, Konya ya da Musul’dan gelen bir aşiret, Dicle Nehri’nin güney kesiminde yerleşim kurmuş ve bu aşiretin adı “Basmil” olarak bilinmiştir. Zamanla bu ismin "Bismil" olarak değiştiği rivayet edilmektedir.
Kazılarla Ortaya Çıkan Tarihi Kalıntılar
Üçtepe höyüğünde yapılan kazılarda, Asurlulara ait dünyanın en büyük casusluk merkezi olarak bilinen Tuşpa Sarayı’nın kalıntılarına rastlanmıştır. Ayrıca, Asurluların bu bölgeyi Diyarbakır’a bağlamak için Dicle Nehri üzerine bir köprü inşa ettiği ve bu köprünün İpek Yolu’nun güney kolu olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Köprünün kalıntıları hala Dicle Nehri altında bulunmaktadır.
Asurların Hurilere karşı düzenlediği savaşlar sırasında Dicle Nehri’nin kanla dolduğu ve kırmızı aktığı rivayet edilirken, Asur Kralı Salmanasar’ın Tuşpa’da diktirdiği kitabelerde Hurilere verdiği zararlar detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Bu kitabeler de British Museum’da sergilenmektedir.
Bismil’in tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmek amacıyla kazıların sadece Üçtepe höyüğü ile sınırlı kalmayacağı ve ilçenin çeşitli yerlerindeki ören yerlerini de kapsayacağı belirtilmektedir. Bu kazılardan elde edilen eserler ise halen Diyarbakır Müzesi’nde sergilenmektedir.