Diyarbakır, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dolu bir şehir olmasının yanı sıra, eski dönemlerden kalma birçok yapay ve doğal mağaraya da ev sahipliği yapmaktadır. Bu mağaralar, hem yerli hem de yabancı turistler için ilgi çekici birer ziyaret noktası haline gelmiştir. İşte Diyarbakır’ın en ünlü üç mağarası:
Birkleyn Mağaraları
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, Örtülü köyünde yer alan Birkleyn Mağaraları, karstik bir yapıya sahiptir ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescilli arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmiştir. Birkleyn, "yükselme, kabarma" anlamına gelirken, bölgedeki mağaralardan Dicle Nehri'nin bir kolu olan Birkleyn ya da Termal suyu geçmektedir.
Yapılan ön kazı incelemeleri, bu bölgenin M.Ö. 6000 yılından beri kullanıldığını göstermektedir. Düşük ısı ve nemli yapısı nedeniyle geçmişte yaşam alanı olarak kullanılmamış olsa da, Demir Çağı'na ait çanak çömlek ve diğer buluntular, farklı kullanım alanlarını işaret etmektedir. Ayrıca mağara içinde Asur krallarına ait kitabe ve kabartmalar bulunmaktadır. Efsanelere göre, Makedonya Kralı Büyük İskender burada konaklamış ve mağaraların suyu sayesinde hastalığından kurtulmuştur.
Hassuni Mağaraları
Silvan ilçesinde, Bahçe köyünde yer alan Hassuni Mağaraları, Güneydoğu Torosların güney kanadında konumlanmaktadır ve tescilli arkeolojik sit alanı olarak koruma altındadır. Mağaralar, Kluz tipi korunaklı vadide kayalara oyularak inşa edilmiştir. Kalker kayaçların işlenmeye elverişli yapısı sayesinde, burada yaklaşık 300 adet mağara meskeni ve eklentileri birbirine koridorlarla bağlanmıştır. İçeride bulunan 12 sarnıç, su kanalları ile birbirine bağlıdır.
Kayaaltı Mağarası
Çermik ilçesinde, Sinek Çayı’nın çıktığı yerde bulunan Kayaaltı Mağarası, Paleolitik döneme ait önemli bir arkeolojik alandır. Duvarlarında av resimleri ve çeşitli hayvan figürleri yer alırken, bu figürlerin yapımında dövme ve kazıma teknikleri kullanılmıştır. Kayaaltı Mağarası, bölgenin tarih öncesi dönemine dair önemli buluntular sunmaktadır.