Konferans öncesinde, siyonist işgalcilerin saldırıları sonucunda şehit olan Filistinliler için Fatiha okundu.  

Program kapsamında Filistin meselesinin anlaşılabilmesi ve toplumsal duyarlılık oluşabilmesi için farklı alanlarda çalışmalar yürüten Artuklu Üniversite Rektörlüğü, Filistinli Akademisyen, Beytülmakdis Çalışmaları Alanı Kurucusu ve Teorisyeni Prof. Dr. Abd al-Fattah El-Awaisi’yi öğrencilerle buluşturuyor. 

Midyat Meslek Yüksekokulunda düzenlenen konferansa, Artuklu Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Işık, Midyat Meslek Yüksekokul Müdürü Doç. Dr. Abdurrahim Kaplan, Midyat Belediye Başkan Yardımcısı Abdurrahim Demir, Midyat Müftüsü Ergün Bulunmaz, , HÜDA PAR İlçe Başkanı İsa Altunkaynak, Kent Konseyi Başkanı Zeyni Bedir, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Mehmet Selim Yıldız, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.  

Prof. Dr. Abd al-Fattah El-Awaisi, MYO öğrencilerine ve katılımcılara "israilin Gazze İşgali" konusunu anlattı. 

"Bu çocukların suçları nedir? Anne karnında ölü doğan bir çocuğun ne suçu olabilir!"

Gazze'nin 16 yıldır ambargo altında olduğunu söyleyen El Awaisi, "Mısır hükümeti ve israil tarafından ambargo altında. Hiçbir şekilde insani yardım giremiyor. Bu çok önemli bir nokta ve üstünde durmamız gerekiyor. Savaş sadece israil ile değil, BM ile, Fransa, Almanya, İngiltere, Kanada ve diğer Avrupa ülkeleriyle yapılıyor. Sadece karşımızda israil yok. Filistinlilerin evleri yıkılıyor, yıkılma sırasında dede, nine, anne, baba çocuk hepsi ölüyor. Yani 50 kişilik ailelerin tamamen yok olduğu şeyler var Gazze'de. Yani olayları en iyi şu şekilde ifade edebiliriz; orada bir soykırım var. Çocuklar, kadınlar ve yaşlıların bilerek öldürüldüğü bir soykırım yaşanıyor. Filistin tarihinde şimdiye kadar bu Gazze'de olanlar gibi bir şey olmamış. Bir aya varmadan 10 bin insan öldürüldü ve bunları çoğu kadın ve çocuk. Yani bu çocukların suçları ne? Anne karnında olan bir çocuğun suçu ne olabilir? İşgalciler, şu an Filistin'de askerlerle değil sivillerle çatışıyorlar. Çünkü HAMAS'la çatıştıklarında HAMAS onları yendiği için şu an orada sivillerle çatışıyor. Gazze'de olanlar artık akıl almaz bir dereceye ulaştı." dedi. 

"Vallahi imanlarını tüm ümmete dağıtsak herkese yeter"

Prof. Dr. Abd al-Fattah El-Awaisi

El Awaisi ,"Bir aydır Gazze'de yaşananlar akıl almaz bir dereceye ulaştı.  Ben 1948 de Nekbe'yi yaşadım. Sonra 1967 savaşlarına şahit oldum, ama Filistin'in tarihinde şimdiye kadar bunun gibi bir şey olmamıştır. Orada bir soykırımı, çocuklar, kadınlar ve yaşlıların bilerek öldürüldüğü bir soykırım yaşanıyor. Birkaç gün önce bu manzarayı kendi gözümle gördüm. Gazze'deki Şifa Hastanesi'nde böyle bir olay yaşandı. Annesi vefat etmiş, kadını yere yatırıp bari içindeki çocuğu çıkarırız diye uğraştılar ama maalesef onu da ölü olarak çıkardılar. Orada akrabalarım var, her zaman iletişim sağlayamıyorum. Birkaç gün sonra arıyorum ve ulaşıyorum. Nasılsınız diyorum, diyorlar ki, Elhamdülillah. Evleri yıkılıyor, ölümü görüyorlar ve bir soykırıma şahit oluyorlar ama yine de söyledikleri tek şey Elhamdülillah. Bu nasıl bir imandır? Vallahi imanlarını tüm ümmete dağıtsak herkese yeter. Evleri yıkılıyor, bu yıkım sırasında dede nine, anne, baba, çocuk hepsi ölüyor. Yani 50 kişilik ailelerin tamamen yok olduğu şeyler var Gazze'de . Onun için bu bir etnik temizliktir. Tamamen Gazze'de hiçbir Müslümanın kalmamasını hedefliyorlar. İki milyon insanı Gazze'de tamamen öldürmek istiyorlar. Bunlar olurken maalesef tüm dünya da izliyor. Birinci Dünya, İkinci Dünya ve diğer savaşlarda sosyal medya bu kadar gelişmemişti, direk görmüyordu. Şu an her şeyi dakikası, dakikasına takip ediyoruz ama maalesef susmak dışında hiçbir şey yapmıyoruz. Ben Gazze'de ölen akrabalarım için üzgün değilim. Ben bizim bu şekilde suskunluğumuza, sadece yardım göndermemize suskunum, buna üzülüyorum . Neredeyse bir ay geçti. Bu durumu, bu taraflı bir şekilde yapılan soykırımı Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa'nın yapılan bu soykırımı izliyor. Orada savaşan Müslümanlar, sadece israil değil, Birleşmiş Milletlere karşı da savaşıyor. ABD ki onun Dışişleri Bakanı burada ağırlandı. Bu adamın elinde çocuk kanı vardır. Bu çok önemli bir konu ve üstünde durmamız gerekiyor.  Sadece karşımızda israil yok. Yani şu an diyor, bizim bu halimizi özetleyen bir ayet var. Ahzab suresindeki bu ayeti okuduğum da vallahi şunu sanıyorum, sanki bu ayet Peygamber Efendimiz zamanında değil de şu an Gazze'de yaşanan durum için indirilmiş bir ayettir. Bu şekilde sanıyorum. Başka zamanlarda 30 ton bomba kullanılmıştı. Şu an Gazze'de 2 atom bombası şiddetinde bomba kullanılmış durumda. Bosna'da bir ayda 8 bin insan öldürülmüş. Şu an Gazze'de bir aya varmadan 10 bin insan öldürüldü. Onların çoğu kadın ve çocuk. Gazze'de olan gerçek bir deprem etkisindedir." ifadelerini kullandı.

"Gazze'de yaşananlar bize imanımızı sorgulatıyor. Onlara yardım edecek miyiz, etmeyecek miyiz?"

Siyonist rejimle her türlü ilişiklerin kesilmesi gerektiğini hatırlatan Akademsiyen El Awaisi, "Bu Araplar ki kalplerinde hastalık olan Arap hükümdarları, Arap liderleri görüyoruz ki israile her şekilde destek veriyorlar. israile hem siyasal hem parasal desteği aslında  bu münafık Arap liderleri sağlıyor. Sorun sadece Amerika ya da israille değil, sorun asıl Arap liderleriyle israilliler arasındadır. Yani Arap liderlerinin onlara bu yaklaşık 50 yıldır 70 yıldır destek vermesidir. Bu Gazze'de yaşananlar bize imanımızı sorgulatıyor. Onlara yardım edecek miyiz, etmeyecek miyiz?, Askeri anlaşmalar, kültürel anlaşmalar, iktisadi anlaşmalar ve onun dışında birçok anlaşma var. Yapılması gereken bu tür anlaşmaların derhal durdurulması gerekiyor. Yani Türkiye eğer bunu yapamıyorsa bizim bilmediğimiz sebeplerden dolayı bunu yapamıyorsa ve uluslararası ilişkilerden bu yapılan anlaşmaların tamamının dondurulması gerekiyor en azından." dedi.

"Denizin altından gitmekten başka bir çare yok şu an . Bunun için bizim gemiler göndermekten başka hiçbir çaremiz yok. Artık insani yardım taşıyan gemileri göndermeliyiz"

El Awaisi , "Üçüncü nokta ise Filistin devletiyle israil arasında Türkiye'nin arabuluculuğunda yapılan bazı anlaşmalar var ve bu resmi gazetede yayınlandı. Güvenlik protokolü gibi onun gibi bir şeydir. Türkiye'nin Libya'da yaptığı gibi. Bu protokol  ve bu ittifak kapsamında Türkiye oraya hem yardım, hem asker gönderebilir. Türkiye'nin böyle bir hakkı var. Şimdi o vakittir. Yani artık bu anlaşmanın bize verdiği fırsatı kullanmanın zamanıdır. Yani bunu yapmak için Gazze'de 2 milyon insanın öldürülmesini bekliyorsak onu artık yapmaya gerek yok zaten oranın bir kısmı şehit olmuş olacak.  Maalesef görüyoruz ki Sisi, içerisinde Türkiye'den giden bu yardımları kesinlikle Gazze'ye sokmuyor. Orada bekletiyor. Ben bunların içerisinde Türkiye'den gidenler de var. Bir arkadaşla görüştüm günler önce İstanbul'da söylemiş ki biz refah kapısında on gün boyunca bekledik ve yanlarında ambulanslar ve tıbbi ilaçlar var. Bunları Gazze'ye sokmaya çalışıyorlar ama Sisi hiçbir şekilde bu yardımları içeriye sokturmuyor. Ve o şekilde getirdiler ki denizin altından gitmekten başka bir çare yok şu an. Bunun için bizim gemiler göndermekten başka hiçbir çaremiz yok. Artık insani yardım taşıyan gemileri göndermeliyiz. 13 yıl önce, yine  Mavi Marmara gitti ve ona bir saldırı oldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın da bir açıklaması oldu. Dedi ki, 'gelecek sefer yardım gemisini gönderdiğimizde etrafında onu saracak, onu koruyacak askeri gemilerle göndermeliyiz.' Şimdi bunu yapmamızın tam zamanıdır." diye konuştu.

"22 Arap devletinin tamamı Amerika ve israilin kontrolü altında"

El Awaisi , "Biz, Türkiye'den oraya tıbbi ve insani yardım götürülmesini istiyoruz. Maalesef orası tamamen muhasara altında. Bu çok acı veren bir şey ama size söyleyeyim. 22 Arap devletinin tamamı Amerika ve israil'in kontrolü altında. Şunu da sorabilirsiniz, 'bizim Türkiye olarak bu durumla ne alakamız var. Ne işimiz olabilir? Bu Filistinlilerin davasıdır. Bizim bir alakamız yok' diyebilirsiniz ya da sorabilirsiniz. Filistin ve Mescidi Aksa sadece Filistinlilerin mi? Yok. Bu Allah'ın kitabından bir ayettir. Kur'an'ı Kerim'de özellikle mekki ayetlerin üçte birinde  beytül makdisten bahsediyor. Mescid-i Aksa'da, ilgili inen ayetlerin tamamı bize şunu söylüyor, bizim akidemizde bunun yeri var. Orası akidevi bir meseledir tüm  Müslümanlar için." şeklinde konuştu.

"Selahaddin Mescidi Aksa'yı ve Kudüs'ü özgürleştirene kadar geceleri uyuyamıyordu"

El Awaisi,"Selahaddin Eyyübi'yi oraya götüren şey neydi. Selahaddin bir Filistinli  değil  bir Kürt'tü. Ama onu oraya götüren bir şey vardı. Selahaddin Mescidi Aksa'yı ve Kudüs'ü özgürleştirene kadar geceleri uyuyamıyordu. Selahaddin Eyyübi, 'bu Filistinlilerin meselesidir kendileri çözsünler' demedi. Büyük bir ordu hazırladı. Uzun yıllar sonucunda orayı özgürleştirene kadar kendisi hazırlandı, ordusunu hazırlattı ve orayı fethetti. Onun hocası Nurettin Zengi, bir Türkmen'di, Filistinli de değildi Arap ta değildi ama o da Mescid-i Aksa'yı özgürleştirmek için hazırlıklar yaptı." diye ifade etti.

"Filistin ve Mescid-i Aksa kesinlikle ulus meselesi değil bir akide ve  iman meselesidir"

El Awaisi, "Maalesef son 100 yılda en büyük sıkıntımız en büyük yaramız budur ki Mescid-i Aksa Filistinlilerin meselesidir dememizdir. Filistin ve Mescid-i Aksa kesinlikle ulus meselesi değil bir akide ve  iman meselesidir. Ben şu anda bunları konuşurken Filistinli olduğum için söylemiyorum, tamamen Müslüman ve bu olaylara ehemmiyet gösteren bir Müslüman olarak söylüyorum, Mescid-i Aksa'ya ve Gazze'ye yardım etmemiz, bizim hem akidevi, hem imani meselemizdir. Yani biz Gazze'ye yardım edersek aslında kendi dinimize kendi akidemize yardım ediyoruz. Müslüman olmayan insanlar için düşünürsek de insaniyet için oraya yardım ediliyor. Kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan binlerce insan öldü. Buna yardım etmek insan meselesidir. Kardeşlerim artık harekete geçme zamanıdır, iş zamanıdır. Bizim bir şekilde, yani söyledik, herkes ne yapacağını biliyor ama harekete geçmemeliyiz. Ben size geldim her şeyi anlattım. Bundan büyük şeref duyuyorum ama bunun temel amacı bir şekilde oradaki insanlar için harekete geçmemizdir. Biz insanlığımızı seçeceğimiz bir durum içerisindeyiz artık. Önümüzde 2 seçenek var ya bugün orada 2 milyon insanın ölümünü izleyeceğiz. Ya da bir şekilde harekete geçeceğiz. Ben söyledim, şahit ol Allah'ım , ben görevimi yaptım, şahit ol." diye konuştu.

Ardından soru-cevap kısmına geçildi


HAMAS'ın Aksa Tufanı başlatması ve israile yaşattıkları nelerdir? Sorusuna cevap veren El Awaisi, "7 Ekim'de olan tamamen bir kırılma noktasıdır. İşgalden beri maalesef hem Filistinlilerin, hem israillilerin hem diğer insanların aklında şu oluşmuştu, 'israil yenilmez bir güçtür,' ve bunu yenilmez güç olarak adlandırıyordu. israil bunu kendi halkına söylüyordu. Diyordu ki, 'biz 1948 de 7 Arap devletini yendik, 1967 de yine Arapları yendik ve Mescid i Aksa'yı işgal ettik. Sina'nın bir kısmını aldık. Araplar hiçbir şekilde bize karşılık veremedi. Sürekli hezimete uğradılar.' 7 Ekim'de olan bu olaylar bu algıyı tamamen kırdı ve bu benim için en büyük zaferdir. 25 dakikada El Kassam bu işi hal etti. Amerika bunun için geldi. Baktı ki şımarık çocuğu gidiyor. Aksa Tufanı çok büyük bir başarıdır. Ama israil bunu kabul etmiyor ve sivilleri öldürüyor. 7 Ekim'de olanları tahayyül bile edemiyordu." dedi.

"İşgalin bitmesi için direnişten başka çare yok"

Yani şunu da sorabilirsiniz, peki tamam El Kassam bunu yaptı. Peki bu, şu an çekilen acılara değer miydi! 10 bin insan öldü? sorusuna cevaben ise:

El Awaisi , "Tüm ümmet bu işgalin bitmesini istiyor ve bunun bedelini de ödeyecektir. Cezayir'de 1 milyon insan öldü, ta ki Fransa işgali oradan çıksın diye . İngilizler ve Fransızlar tarafından  5 yıl boyunca işgal edilen İstanbul direnişle geri alınmadı mı?. Babamın amcasının burada işgale karşı direnişiyle gurur duyuyorum. İşgallerin bitmesi için direniş ve mücadeleden başka çare ve yol yoktur.

Mahmud Abbas'ın  sadece israile yardımcı olduğunu ifade eden El Awaisi, "Mahmud Abbas Batı Şeria'da ABD Dışişleri Bakanı geldiği zaman ona diyor ki, eğer Gazze'de HAMAS'ı bitirirsek, ya da Kassamı bitirirsek seni oraya Başkan tayin edeceğiz. Onun için şunu söylüyorum, gönderdiğiniz yardımları kesinlikle Türkiye'deki Filistin dışişlerine Filistin konsolosluğuna göndermeyin .Oraya giden yardımlar Mahmud Abbas'ın kendisine gidiyor. Kesinlikle oraya yardım göndermeyin, bunu öyle. İstanbul'da  Filistin Vakıfları var, buna rahat yardım gönderin, burada ki yardımlar direk  Gazze'ye  gidiyor. Yani bu bilinen bir şeydir. Bir şey olduğunda Gazze'de onlar kendileri ilk olarak zaten onlar yardım gönderiyor." (İLKHA)

Kaynak: ilkha