Diyarbakır'daki İslami STK'lardan ateşkes açıklaması

Aksa Tufanı Operasyonunun ilk günlerinden bu yana farklı alanlarda yürütülen yardım çalışmalarının yanı sıra siyonist işgal rejimi ile destekçilerinin mallarının boykot edilmesi ve Gazze'nin gündemde tutulması gibi yaklaşımların imzalanan ateşkes sonrasında da devam ettirilmesi gerektiğinin altını çizen Diyarbakır İslami STK temsilcileri, Gazze'de ateşkesin imzalanmış olmasının sorumlukları eksiltmediğini, aksine daha da arttırdığına vurgu yaptı.

"Tekrardan bu acıların yaşanmaması için onların yanında olmalı ve desteklemeliyiz"

Şu ana kadar yürütülen süreç ve bundan sonra İslam ümmetinin üzerine düşen sorumluluklar konusunda düşüncelerini aktaran Din Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Yıldız, "Zalim israil yola gelmişse iyi oldu. Müslümanlar bu zalimi dize getirmişse bunu devam ettirmeleri gerekir.

Esir takası yapılacak ve inşallah oradaki kardeşlerimiz daha güçlenecek, mutluyuz. İnşallah iyi olur ve dünyaya da huzur gelmiş olur. Bugüne kadar yardım konusunda Müslümanların desteği vardı ama bana göre yetersizdi ama bundan sonra daha fazla katkı sunmaları gerekir. Çünkü orada insanlarımız şehid oldu, evsiz-barksız kaldı. Tekrardan bu acıların yaşanmaması için onların yanında olmamız ve desteklememiz gerekir." dedi.

Zaferle sonuçlanan bu süreçten dolayı Gazze halkını, HAMAS'ı, Kassam Tugayları'nı ve destek veren tüm mücahidleri tebrik eden Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Murat Koç, siyonist rejimin bu süreçte sadece sivilleri katletmeyi; okul, hastane ve camileri yok etmeyi başardığını, onun dışında Gazze'yi işgal etme ve halkın direncini kırma gibi vadettiği hiçbir şeyi gerçekleştiremediğinin altını çizdi.

"Anlaşma oldu, Gazze gündemden düştü gibi bir şey sakın olmasın"

Bundan sonra İslam ümmetine büyük sorumluluklar düştüğünü kaydeden Koç, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

"İslam ümmetinin başında ve onun-bunun kuklası olan idareciler Gazze'yi yalnız bıraktı. Bundan sonra halklar bir daha böyle acıların yaşanmaması, Gazze'nin yaralarının sarılması, Mücahidlerin emeklerinin boşa gitmemesi ve bağımsız bir özgür Filistin devletinin kurulması için kendi idarecilerini ciddi anlamda sıkıştırmalı. Çünkü israil saldırganlık ve vahşetten başka bir şeyden anlamayan, anlaşmalara sadık olmayan bir ırktır. Bu anlaşmanın hayata geçirilmesi için destek olmalıyız. Bu konuda Gazze daha fazla bir sorumluluk bize yüklüyor. Sorumluluklarımızın farkına varalım. Anlaşma oldu, Gazze gündemden düştü gibi bir şey sakın olmasın. Bundan sonra elimizde ne varsa kardeşlerimizle paylaşmayı, tüm imkanlarla idarecileri sıkıştırıp Gazze'yi yeniden imar etmek istiyoruz. İsraili geri püskürtüp Filistin halkının bağımsız bir şekilde rahatlıkla yaşadığı, Kudüs'ün özgür olduğu bir Filistin için mücadelemiz yeniden başlıyor."

"Gazze'nin inşasına malımızla ve tüm imkanlarımızla bilfiil seferber olmalıyız"

HAMAS'ın başlattığı Aksa Tufanı Operasyonunu tarihte bir dönüm noktası olarak değerlendiren Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Tekdemir, dünya sistemlerinin iflas ettiğini, insan hakları alanında uluslararası ceza sisteminin bugüne kadar yönettiği tüm ağ çöktüğünü ifade ederek İslam toplumunun başındaki yöneticilerin hassas meselelere ilişkin ne kadar zafiyet içerisinde olduğunu ortaya çıkardığını söyledi.

İslam dünyasının önemli meseleler üzerinden mutlaka çok daha planlı ve hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Tekdemir, "Kafirler ve zalimler sürekli bir plan dahilinde hassasiyetlerimize karşı bir savaş güdüyorlar ve buna fiziksel savaşın ötesinde psikolojik, maddi ve sosyolojik olarak sürekli hazırlanmaktadır. İslam dünyasının da artık bir savunma refleksi içerisinde kendi değerlerini koruma adına teyakkuzda olması gerekir. Şunu çok net bir şekilde önümüze çıkardı ki kesinlikle HAMAS tek başına direndi ve israille beraber arkasındaki tüm batılı güçlerin sayısız teknolojilerine rağmen bayrağı terk etmedi." ifadelerini kullandı.

Tekdemir, "Bundan sonra bize düşen sorumluluklar var. Gazze'de ateşkesin imzalanmış olması demek sorumluklarımızı eksiltmez. Bilakis daha stratejik, yoğun ve operasyonel ilgiyle Gazze'deki süreci takip etmemiz, oradaki kardeşlerimizi yalnız bırakmamamız, Gazze'nin inşasına bilfiil malımızla ve tüm imkanlarımızla seferber olmamız lazım. Bu her bir Müslümanı üzerine farz-ı ayndır. Bundan sonra Gazze'yi asla terk etmeyeceğiz. Boykot hayatımızın dönüm noktası olacak. Kudüs davasını hayatımızın merkezine alacağız ki bir daha böyle bir hadise gerçekleştiği zaman Gazze halkı tek başına kaderine terk edilmemiş olsun." şeklinde konuştu.

"15 aydır sürdürdüğümüz boykotu devam ettirmemiz lazım"

HAMAS'ın, 7 ekim 2023'te başlattığı Aksa Tufanı'nı dünya literatüründe ve savaş tarihinde görülmemiş tarzda yaptığını söyleyen İhvan-Der Başkanı Ali Sarıhan, bunu hiçbir maddi imkan veya savaş taktiğiyle açıklanamayacağını belirterek, "Burada inancın, direnişin ve zafere olan kanaatin barut ile demire nasıl hükmettiğine, dünya siyonistlerini dize getirdiğine şahit olduk. Bu onların yıllardır yaşamış olduğu acılara vermiş oldukları inançlı bir tepkinin sonucudur. Allah'a hamdolsun ki ümmete de bu tarz bir yaşam ve inanışla zaferin nasıl gerçekleştiğini de öğrettiler. Bu bizim için çok önemli ve anlamlıdır. İslam ümmeti olarak Filistin'de 1948, Ortadoğu'da 1990'larda başlayan bir süreçle sürekli tahribat ve katliamlar yaşıyorduk. Açıkçası bu zafer bizleri de kendimize getirdi, çocuklarımızda yeni bir direniş kitlesi oluşturdu. Çocuklarımız artık HAMAS, Ebu Ubeyde, Muhammed Dayf diyor." diye belirtti.

Sarıhan, "15 ay süren bu mücadelenin sonunda HAMAS ve Filistin'deki direniş grupları israili dize getirdi. Bu anlaşmadan sonra inşallah önümüzdeki günlerde başlayacak yeni süreçte 15 aydır süren boykotu devam ettirmemiz lazım. Gazze'nin bu süreçten sonraki imarı konusunda desteğimizi arttırarak devam ettirmeliyiz. Özellikle STK ve yardım kuruluşlarının ellerinden geldiğince oranın yeniden imarı için elinden gelen gayreti göstermesi lazım." dedi. 

Kaynak: İLKHA