Hz. Saad ve Ebu’l Muhsin, bugün Diyarbakır’ın surları dibinde, şehir hayatının kalabalığına sessizce tanıklık etmeye devam ediyor. Yol kenarındaki mütevazı türbelerinde, tarihin derinliklerinden gelen bir huzur ve vakarla yatıyorlar.
Tarihi surların gölgesinde, çoğu zaman fark edilmeden yanlarından geçilen bu kutsal kabirler, aslında Diyarbakır’ın İslam’la buluşmasının simgeleri arasında yer alıyor. Ancak sahabelerin kabirleri, yeterince tanıtılmadığı için hem şehir sakinlerinin hem de ziyaretçilerin dikkatinden kaçıyor.
Bazı vatandaşlar, bu tür manevi değerlerin korunması ve tanıtılması gerektiğini dile getirerek, “Tarihin ve inancın izlerini taşıyan bu mekânlar daha görünür olmalı. Burada sahabe yatıyor ama çoğumuz farkında değiliz,” şeklinde konuştu.
Diyarbakır’ın fethiyle birlikte İslam’a kapılarını açan bu kadim şehirde yatan sahabeler, sadece dini birer şahsiyet değil, aynı zamanda bu toprakların tarihi hafızasının da en kıymetli parçaları.