Diyarbakır Surlarındaki tonozlu geçişler görenleri hayrete düşürüyor

Diyarbakır Surlarındaki tonozlu geçişler görenleri hayrete düşürüyor

Diyarbakır’da UNESCO Kültür Mirası Listesinde bulunan tarihi Surlarda yapılan tonozlu geçişlerin yapılış amacı ve mimari yapısı görenleri hayrete düşürüyor. Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız, söz konusu tonozlu geçişlerin Genç Roma döneminde savunma amaçlı yapıldığını söyledi.

Sedat IRMAK – ÖZEL HABER 

Diyarbakır’da yaklaşık 5 bin yıllık bir geçmişe sahip ve toplamda 5 bin 900 metre uzunluğunda, yer yer 22 metre de yükseltiye sahip olan UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde bulunan tarihi surların üstünde Genç Roma döneminde savunma amaçlı yapılan tonozlu geçişler görenleri hem şaşırtıyor hem de hayran bıraktırıyor. 

“Surlar iç kale ile beraber toplam 5 bin 900 metre uzunluğundadır”
Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız, Diyarbakır kalesinin yeryüzünde günümüze ulaşmış en sağlam surlardan biri olduğunu belirterek, “Bu surlar Milattan önce 2.500 – 3.000 yıllarında Huriler döneminde inşa edildi. Daha sonra Romalılar döneminde ve özellikle İslami dönemde Mervaniler zamanında büyük çaplı onarımlar geçirdiğini biliyoruz. Daha sonraki dönemlerde de Diyarbakır’a hakim olan bir çok devlet surlarda onarımlar yapmışlardır. Bunların yaptıkları onarımları biz surlardaki kitabelerden biliyoruz. Dış kalenin 5 bin 200 metrelik bir uzunluğu var. İçkale ile beraber toplam 5 bin 900 metre uzunluğundadır Diyarbakır surları. Yükseklikleri yer yer değişiyor ama ortalama 22 metre yüksekliğindedir. Tabii bunlar pek çok burçlarla da desteklenmiştir” dedi.


“Tonozlu galeriler savunma sisteminin bir parçasıdır”
Tarihi surlardaki tonozlu geçişlerin şehri savunmak amacıyla zekice planlandığını anlatan Prof. Dr. İrfan Yıldız, “ Bulunduğumuz alan Mardinkapı civarında özellikle bizim tonozlu galeriler veya tonozlu geçiş dediğimiz surların üzerinde yer alan dışa kapalı, sadece mazgal pencerelerle dışarıya açılan, iç kısma hem kemerli açıklıklarla, pencerelerle açılan bölümün olduğu kısımdayız. Bu tonozlu galerilerin yapılmasının temel amacı savunmadır. Savaşlar zamanında şehri korumak amacıyla askerler burada gezerler, dışarıdaki düşmanın şehri savunan askerleri görmemesi ve bu askerlerin güvende olması kendilerini koruyabilmesi için bu tonozlu galeriler yapılmıştır. Diyarbakır önemli ir şehir, bölgede hüküm süren bütün medeniyetlerin sahip olmak istediği bir şehir olduğu için sürekli saldırıya uğruyor. Bundan dolayı da çok sağlam ve korunaklı surlar yapılmış, bu tonozlu galeriler de bu korunaklı savunma sisteminin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.


“Görev yapan askerler şehirdekilerle haberleşiyorlarmış”
Tonozlu geçişlerin mimari yapısının da hayranlık uyandırdığını anlatan Prof. Dr. İrfan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi asıl amaç savunma olduğundan dolayı, dışarıdan saldırı geleceğinden dolayı dış kısma doğru bu mümkün mertebe çok az pencere açılmış, bunlar bizim mazgal pencere dediğimiz savunma amaçlı pencerelerdir. İçten dışa doğru daralır. Çünkü dışarıdan ok atanın veya mancınık atanın içeridekini hedef olmaktan kurtarması amacıyla mazgallar içten dışa daralıyor. İçerideki asker de o mazgaldan okunu alıp dışarıdaki tehlikeyi etkisiz hale getirebiliyor.  Ama dışarıdakilere karşı içerideki askeri korumak amacıyla bu mazgallar dışa doğru daralmış, içe doğru ise genişliyor. Şehir tarafına açılanlar genelde kemerli açıklıklar şeklindedir. Büyük açıklar şeklindedir, çünkü burada görev yapan askerler aynı zamanda şehirdekilerle haberleşiyorlar. Onlarla sürekli irtibat halindedirler. Tabii tonozlu galerilerin içerisinde aynı zamanda cephanelikler var ve askerlerin dinlenebilecekleri mekanlar var. Bunlar da burçlar sayesinde sağlanmıştır. Şu anda günümüze ulaşan kısım, 2 kısım özellikle günümüze ulaşmış. Biri Keçi burcu tarafından diğeri de hemen Hazreti Ömer Camiinin batısındaki taraftır. Hazreti Ömer Camii tarafındakiler yaklaşık 250 metre civarındadır ama anlıyoruz ki aslında boydan boya bu tonozlu galeriler vardır. Bu Genç Roma Bizans döneminde inşa edilmiş bir sistemdir. Ama büyük oranda yıkıldığı için çok az kısmı günümüze ulaşmıştır. Surların doğu tarafına baktığımız zaman orada da tonozlu galerilerin izlerini görüyoruz. O içe bakan açıklıklar günümüzde kapatılmış.”

“Tarih, kültür ve medeniyetlerin başkenti Diyarbakır’a gelin”
Diyarbakır Kültür, Turizm ve Musiki Derneği Başkanı Kenan Aksu ise, bu tonozlu geçişlerin savunma amaçlı yapıldığını ifade ederek, “Bu dünyada eşi, benzeri olmayan bir şaheser. Dehlizlerdeki bu pencereler ise hem buranın hava alması hem de dışarıdan gelecek tehlikelere karşı koruma amaçlıdır. İşte zamanında bu pencerelerden düşmana oklar falan atılıyormuş. Yani çok muhteşem bir eser. Bu dünyada eşi benzeri olmayan sur ve içerisindeki dehlizler ve geçitler. Dünyada böyle bir şey yok. Bizim bunun kıymetini bilmemiz lazım. Buraya insanların gelmesi, görmesi lazım. İddia ediyorum dünyada böyle bir eser yoktur. Dünyayı gezmeden önce Diyarbakır’ı gezin. Çünkü tarihin yazıldığı yer Diyarbakır’dır. İnsanların Körtüktepe’de göçebe hayattan yerleşik düzene geçtiği, yani sıfır yaşamın başladığı, hayatın başladığı yer Diyarbakır’dır. Toprağın ilk ekildiği Körtüktepe ve Çayönüdür. Dünya’da ilk yerleşim yeri Diyarbakır. Sur içini gezdiğiniz zaman dünya kadar zengin Kültür varlıkları var. Tescilli yapılar var. İçinde medreseler, kiliseler, hanlar, hamamlar, yani ne ararsanız gezdiğinizde tarihi yaşayacağınız dünyada nadir şehirlerden birisi Diyarbakır’dır. Çoğu eserler de bugün hala ayaktadır. Ben buradan herkese sesleniyorum. Tarih, kültür ve medeniyetlerin başkenti Diyarbakır’a gelin. 33 medeniyetin tüm izleri Diyarbakır’ın her tarafında, zaten Surların üzerinde var. İslamiyet Diyarbakır’dan Anadolu’ya yayılmış, İlk ezan burada okunmuş” şeklinde konuştu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...