Dünya hayatı, her zaman düz bir çizgi gibi istikrâr üzere devam etmez. Cenâb-ı Hak, kullarını cihan mektebinde sıhhatle ve hastalıkla, zenginlikle ve fakirlikle, nimet ve musibetlerle imtihan eder. Hüdâyî Hazretleri, Allah'ın zatını sevenlerin, sıfatlarına değil doğrudan Zât'ına olan bir muhabbetle imtihanı geçtiklerini belirtir. İmtihanın iniş çıkışlarıyla başa çıkabilmek, her halde şükür ve sabırda bulunmayı gerektirir.
İnsanın hayatındaki zorluklar, şükür ve sabrın birer imtihanıdır. Hadîs-i şerîfte geçen İbrahim -aleyhisselâm-'ın oğlu İsmail'in evliliklerindeki farklı durumlar, hayatın getirdiği sıkıntılara nasıl yaklaşılması gerektiğini öğretir. İsmail -aleyhisselâm-'ın kanaat sahibi olması, zor zamanlarda şükretmesini sağlar, bu da Allah'ın rızasını kazanır.Kanaatsizliğin dünya malı ile zenginleşmeye yetmeyeceği vurgulanır. Hakiki zenginlik, gönül tokluğu ve kanaatle elde edilir. Ahmed ibn-i Hanbel'in ifadesi, kanaat sahibi bir müminin az malın yeterli olduğunu, muhteris kişinin ise çok malın yetmeyeceğini öne sürer.
Öte yandan, dünya hayatındaki zorluklar, farklı coğrafyalardaki çocukların beklentilerini gözler önüne serer. Batı'daki çocukların lüks beklentilere karşın, mazlum coğrafyalardaki çocukların beklentileri, özgürlük, aileleriyle bir araya gelme ve vatanlarında hür bir şekilde yaşama arzularını içerir. Bu da hayatın değerlerini yeniden gözden geçirmemizi sağlar.
Sonuç olarak, hayatın iniş çıkışları, şükür ve sabrın imtihanıdır. Kanaat, gönül huzuru ve şükürle dolu bir yaşam sürmek, zenginlik ve saadetin anahtarıdır. Allah'a olan şükür ve takdirle, hayatın dalgalı denizinde imtihanı başarıyla geçebiliriz.