Yüce Allah (cc), babamız Hz. Âdem’i (as) yaratıp bilgiyle donattıktan sonra bu bilgileri meleklere gösterdi. Melekler Hz. Âdem’e (as) öğretilen bu bilgilere şahit olduktan sonra ona hayran kaldılar ve daha önce Cenab-ı Hakk’ın yaratmak istediği halife (İnsan/Âdem) için “fesat çıkarmayı ve kan dökmeyi” yakıştırdıklarından dolayı bir nevi mahcubiyetlerini dile getirip şöyle dediler: “Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüphesiz sensin” cevabını verdiler. (Bakara Suresi 32)

Rabbimiz Hz. Âdem’i (as) yeryüzüne gönderdikten sonra onu Peygamberlikle şereflendirdi ve daha önce ona bütün isimleri öğrettiği halde onu kitap/suhufla da destekledi. Yüce Mevla’mız, kulların Allah (cc) ile bağları kopmasın diye her dönem uyarıcı bir Peygamber gönderdi. Konuyla alakalı bir Âyette şöyle buyurulmuştur: “Doğrusu biz seni hak ile desteklenmiş bir müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.” (Fatır Sûresi 24) İşte bu uyarıcı zincirinin son halkası Hz. Muhammed’dir. (s.a.v.) Ona gönderilen kitap ise kıyamete kadar bütün zamanları kapsayan, bütün insanlara ve cinlere gönderilen, hak ile batılı birbirinden ayıran yüce bir kitap olan Kur’an’ı Kerimdir.

Kur'an'a İman Etmek

Kur’an: “Allah tarafından Cebrâil vasıtasıyla mahiyeti bilinmeyen bir şekilde son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v) indirilen, mushaflarda yazılan, tevâtürle nakledilen, okunmasıyla ibadet edilen, Fâtiha sûresiyle başlayıp Nâs sûresiyle biten, başkalarının benzerini getirmekten âciz kaldığı Arapça mûciz bir kelâmdır.”

Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere Kur'an'ı Kerim Allah (cc) tarafından Hz. Muhammed’e (as) gönderilen insanüstü bir kitap olup aynı zamanda okunmasıyla ibadet edilen bir kitaptır. Bu sebeple Namaz ibadeti ifa edilirken Kur’an’dan bir miktar okunması zorunludur. Şayet namazda Kur’an’dan bir miktar okunmazsa namaz geçersiz olur.

Kur'an'a inanmak, mü’min sıfatını elde etmek için inanılması gereken esaslarından birisidir. Çünkü onsuz imanın eksik kalacağı muhakkaktır. Rabbimiz bu gerçeği şöyle ferman etmektedir: “Ey îman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba îman edin. Kim Allah'ı (cc), meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.” 

Kur’an’a iman, onun yalnızca Allah (cc) Kelamı olduğuna inanmakla gerçekleşmiş olmaz. Bu nedenle Kur'an'ın bir hidayet rehberi olduğuna, ondaki talimatlara uyanların Allah’ın (cc) rızasına nail olacaklarına ve bu vesileyle dünya-ahiret saadetini elde edeceklerine de inanmaları gerekmektedir.

Kur'an da yapılması gereken emirler olduğu gibi yapılmaması gereken nehiylerde vardır. Bu talimatlara uyanlara mükâfât vadedildiği gibi uymayanlara da mücâzât (ceza) vadedilmiştir. Hasılı Kur’an’a iman, kuru bir iddiadan ibaret olmayıp fiili bir durum gerektirmektedir. Şu Hadis adeta anlattıklarımızın özeti mahiyetindedir: Ebu Abdurrahman es-Sulemî şöyle demiştir: Biz, Kur’an-ı Kerim'den on âyet-i ke­rime öğrendik mi, o on âyetin helalini, haramını, emir ve nehiylerini öğrenmedikçe bir sonraki on âyeti öğrenmeye geçmezdik.

Kur'an'ı Tanımak

Kur'an'ı Kerim, Miladi 610 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde Resulullah (s.a.v) Hira mağarasında inzivadayken inmeye başlanmış ve Resulullah’ın (as) vefatından az öncesine kadarda devam etmiştir. Toplam 114 sure ve 6236 Âyetten müteşekkildir.

Kur'an'ı Kerim 23 yıl gibi kısa diyebileceğimiz bir zaman diliminde Hz. Muhammed’in (as) tebliğiyle cehalet/kötülük ve mutsuzluk asrını(çağ) saadet/sevinç ve huzur asrına dönüştürmüştür. Kur'an'ı Kerim öyle muazzam bir kitaptır ki dünyanın yaşlanması onu dahada gençleştirmektedir. İnsanlık, teknik ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte bir kısım ayetlerin-indiği dönemde belki tam olarak anlaşılmayan-açıklığa kavuştuğuna hayretler içerisinde şahitlik etmektedir. Ne ilahi nede beşerî hiçbir kitaba nasip olmayan eşsiz ilgi ve alaka O’na nasip olmuştur. Tarih boyunca O’na iman edenler tarafından baştan sona kadar ezberlenmiş ve şu anda bile Müslüman evlatları tarafından ezberlenmektedir. Buda Kur'an'ı Kerim’in hem sadırlarda hem de satırlarda korumasına vesile olmaktadır. Çünkü Rabbimiz Hicr Suresi 9. âyette şöyle buyurmaktadır: “Zikri yani Kur'an'ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız.” Diğer taraftan Müslüman âlimler tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmak için üzerine yüzbinlerce eser yazılmış ve gönümüzde de bu çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir.  

Kur'an’ın Hükümlerine Uymak

Yüce Rabbimiz Kerim Kitabında şöyle ferman etmektedir.  “Kitaba sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, biz iyiliğe çalışan kimselerin mükâfatını zayi etmeyiz.” (A'râf Suresi 170) Evet Kur’an’a inanmak ve uymak Müslümanların kurtuluşuna vesiledir. O halde Kur'an'a hakiki manada iman etmek ve ona karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek için şu hususlara dikkat etmemiz gerekir:

Emirler: 1-) Başta Allah’a (cc) İman olmak üzere diğer iman esaslarına yürekten inanmak. 2-) Evvela namaz olmak üzere dinin bütün esaslarını yerine getirmek. 3-) İyi ve güzel olanın yaygınlık kazanmasına katkı sunmak kötü ve çirkin olandan sakındırmak. 4-) Ahlaklı ve faziletli olmaya gayret etmek. 5-) Adaleti ayakta tutmaya katkı sunmak. 6. Çalışkan olup topluma faydalı işler yapmak. 7-) İnfak etmek, hayırlı işlerde yardımlaşmak. 7-) Hak yolda mücadele etmek.

Yasaklar: 1-) Haksız Yere Cana kıymamak. 2-) Harama tenezzül etmemek. 3-) Çirkin işlerden, fenalık ve azgınlıktan uzak durmak. 4-) Kibirlenmemek. 5-) Haset ve kıskançlığa tenezzül etmemek. 5-) İsraf etmekten kaçınmak. 6-) Allah’ın (cc) koyduğu Sınırlarını Aşmamak. 7-) Emanete hıyanet etmemek. 8-) Zalimlere arka çıkmamak ve onlara karşı en ufak bir meyilde dahi bulunmamak.