Rona’nın hayatı, 1990’lı yıllarda bambaşka bir yönde ilerledi. Dört yıl cezaevinde kalan Mehmet Rona, orada tanıştığı el sanatları sayesinde hayatına yeni bir yön verdi. 1994 yılında tahliye olduktan sonra, cezaevinde öğrendiği alçı işçiliğini mesleğe dönüştürdü.
Bugün Diyarbakır’ın tarihi yapıları ve sembollerini alçıdan minyatürlere dönüştüren Rona, özellikle Ulu Camii, Dört Ayaklı Minare ve surları yansıttığı eserleriyle dikkat çekiyor. Ürettiği hediyelikler hem yerli halktan hem de turistlerden yoğun ilgi görüyor.
“Hayatımın ikinci yarısını sanata adadım,” diyen Rona, yaşadığı zorlu süreci geride bırakıp elleriyle yeni bir dünya kurduğunu belirtiyor. Kısıtlı imkânlarla başladığı bu yolda yılmadan çalışan Rona, hem mesleğine tutkuyla bağlı hem de Diyarbakır’a olan sevgisini her eserine yansıtıyor.