ABDÜLKADİR-i GEYLANİ-3

Hakkında Yazılan Menâkıbnâmeler. Abdülkādir-i Geylânî’nin menkıbeleri ve hayat hikâyesi hakkında yazılan eserler, onun hem tasavvufî görüşlerini hem de hayatı hakkındaki bilgileri yansıtmaları bakımından önemlidir. Müridlerinden Ebû Bekir Abdullah et-Temîmî’nin yazdığı Envârü’n-nâẓır fî maʿrifeti aḫbâri’ş-Şeyḫ ʿAbdilḳādir isimli ilk menâkıbnâme zamanımıza kadar gelmemiştir. Bu eserin daha sonra yazılan menâkıbnâmelere kaynak olduğu muhakkaktır. Abdülkādir-i Geylânî hakkında yazılan menâkıbnâmelerin en tanınmışı ve önemlisi, İbn Cehzam diye tanınan Ali b. Yûsuf Şattanûfî’nin (ö. 713/1314) Behcetü’l-esrâr ve maʿdinü’l-envâr (İstanbul 1258; Kahire 1304) adlı eseridir. Abdülkādir’in pek çok fikir, davranış ve şathiyesinin nakledildiği bu menâkıbnâme kendi eserleri kadar önem taşır. Abdülazîz ed-Dîrînî’nin el-Behcetü’ṣ-ṣuġrâ’sı bunun özetidir. Behcetü’l-esrâr’ın Türkçe tercümeleri de vardır. Kerküklü Abdurrahman Hâlis Tâlebânî’nin Tercüme-i Behcetü’l-esrâr’ı (İstanbul 1302) ile Edirneli Hüseyin b. Hasan’ın Behcetü’l-esrâr Tercümesi (İstanbul 1285) kayda değer tercümelerdir. Diğer tercümeleri ise (Mustafa Molla Rahim, Abdülkadir Geylânî Hazretleri, Akşehir 1957; Bekir Uluçınar, Abdülkadir Hazretlerinin Menkıbeleri, İstanbul 1981) daha çok bu iki tercümeye dayanır. Menâkıbnâmeler içinde Muhammed b. Yahyâ et-Tâzifî’nin (ö. 963/1556) Ḳalâʾidü’l-cevâhir fî menâḳıbi’ş-şeyḫ ʿAbdilḳādir (Kahire 1303) ve Muhammed ed-Dilâî’nin (ö. 1136/1726) Netîcetü’t-taḥḳīḳ (Tunus 1296; Fas 1309) adlı eserleri de önemlidir.

Diğer menâkıbnâmeler şunlardır: İbnü’l-Cevzî, Dürerü’l-cevâhir; Yâfiî, Es̱ne’l-mefâḫir; Kastallânî, er-Ravżü’ẓ-zẓâhir; İbn Hacer, Ġıbṭaṭü’n-nâẓır; Abdurrahman el-Kādirî el-Geylânî, el-Fetḥu’l-mübîn (Mısır 1306); Erdebîlî, Tefrîcü’l-ḫavâṭır fî menâḳıbi’ş-Şeyḫ ʿAbdilḳādir; Kutbüddin el-Yûnînî, Menâḳıbü Şeyḫ ʿAbdilḳādir; Muhibbüddin el-Kādirî, Riyâżü’l-besâtîn; İbrâhim es-Serîrî, Muḫtaṣaru’r-Ravżi’ẓ-ẓâhir; Muhammed Saîd es-Sencâdî, Ravżü’n-nâẓır; Abdurrahman et-Tûlyânî, Menâḳıbü Şeyḫ ʿAbdilḳādir; Ali b. Yahyâ el-Kādirî, Tuḥfetü’l-ebrâr ve levâmiʿu’l-envâr; Ebû Bekir Abdullah el-Bağdâdî, Envârü’n-nâẓır; İbrâhim ed-Derûhî, Ḫulâṣatü’l-mefâḫir; Afîfüddin el-Yâfiî, el-Bâẕü’l-eşheb; İbrâhim es-Sâmerrâî, eş-Şeyḫ Seyyidî ʿAbdülḳādir el-Geylânî (Bağdat 1970); İbn Mülkân, Dürerü’l-cevâhir; Ali Muhammed el-Bağdâdî, Nüzhetü’n-nâẓır; Abdülhak el-Behlevî, Zübdetü’l-esrâr; Kutbüddin Mûsâ, eş-Şerefü’l-bâhir; Muhammed Sıbgatullah, Faṣlü’l-cevâhir; Harîrîzâde, Tevfîḳu’l-meliki’l-Ḳādir; Ebü’l-Hüdâ Efendi, el-Kevkebü’ẓ-ẓâhir; Şeyh Senûsî, Tercemetü’ş-Şeyḫ ʿAbdilḳādir; Ahmed Necd er-Râşid, ʿİḳdü cevâhiri’l-maʿânî; Ebû Hâmid el-Fihrî, Mirʾâtü’l-meḥâsin; Ebû Zeyd Abdurrahman el-Fihrî, İbtihâcü’l-ḳulûb; Sâlih el-Halebî, Reyḥânü’l-ḳulûb; Ebû Muhammed el-Bekrî, Dürretü’t-Tîcân; Ebü’l-Abbas es-Sicilmâsî, ez-Zevâhirü’l-İfrîḳıyye; Abdurrahman es-Sühreverdî, Risâle fî menâḳıbi Seyyidî ʿAbdilḳādir el-Geylânîel-ʿUrfü’l-ʿâṭır fî ebnâʾi Şeyḫ ʿAbdilḳādir. Ayrıca bazı Türkçe menâkıbnâmeler de kaydedilmeye değer: Cebbârzâde Mehmed Ârif, Atıyye-i Sübhâniyye (İstanbul 1314). Eser Melih Yuluğ tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır (İstanbul 1976). Abdülkadir Akçiçek, Devrinde Abdülkadir Geylânî (Ankara 1960); İsmail Hakkı Uca, Mirac Gecesinde Doğan Güneş (Konya 1974).

Abdülkādir-i Geylânî’den Sonra Kādirî Nesli. Bütün İslâm âleminde asırlardan beri tesiri kuvvetli bir şekilde hissedilen Abdülkādir-i Geylânî’nin, Ḳalâʾidü’l-cevâhir’e göre, yirmi yedisi erkek kırk dokuz çocuğu olmuştur. Bunlardan ilim, zühd ve tasavvuf bakımından önemli olanlar şunlardır: Ebû Abdurrahman Abdullah (ö. 589/1193). En büyük oğludur. Ebû Abdullah Seyfeddin Abdülvehhâb (ö. 593/1196). Babasının cenaze namazını kıldırmış, Nâsır-Lidînillâh zamanında kadılık yapmıştır. Ebû Bekir Tâceddin Abdürrezzâk (ö. 603/1206). Babasının son hac seferinde kafileyi idare etmiş, çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Bugün Rabat ve Selâ’da bulunan Kādirî şeriflerinin ceddi bu zattır. Oğlu Ebû Sâlih Nasr (ö. 633/1235), Bağdat’ta kādılkudâtlık yapmıştır. Ebû Abdurrahman Şerâfeddin Îsâ. Cevâhirü’l-esrâr ve leṭâʾifü’l-envâr adlı tasavvufî bir eserin müellifidir. Mısır’a hicret etmiş ve 573’te (1177) orada vefat etmiştir. Halen Mısır’da bulunan Kādirî şeriflerinin ceddidir. Ebû İshak Sirâceddin İbrâhim. Fas, Merakeş, Tıtvân, Vehrân (Oran), Tanca, Cedîde, Dârülbeyzâ ve Rabat gibi Mağrib şehirlerinde bugün mevcut olan Kādirî şeriflerinin ceddidir. 592’de (1196) Vâsıt’ta vefat etti. Torunu Ahmed b. Muhammed 1272’de Endülüs’e Vâdîâş’a (Guadix) gitmiş, 1373’te Gırnata’ya yerleşen çocukları, daha sonra burasının hıristiyanların eline geçmesi üzerine Kuzey Afrika’ya dönmek zorunda kalmışlardır. Ebû Muhammed Abdülazîz. Moğol istilâsı üzerine Bağdat’tan ayrılıp Sencar’a gitmiş, daha sonra Bağdat’ta vefat etmiştir (ö. 602/1206). Ceylîler veya Geylânîler adı verilen Bağdat Kādirî şeriflerinin ceddi bu zattır. Ebû Nasr Ziyâeddin Mûsâ (ö. 618/1221). Şam, Halep ve Humus gibi Suriye şehirlerinde yaşayan Kādirî şeriflerinin ceddidir.

Kuzey Afrika’da daha çok şerîfşürefâşorfa gibi isimler alan Kādirîler Irak, Suriye ve Anadolu’da seyyid ve Geylânî şeklinde anılmaktadır. Bağdat ve çevresinde yaşayan Geylânî seyyidler Moğol ve Timur istilâsı sebebiyle zaman zaman Bağdat’ı terkederek Musul’a ve İran’a gitmek zorunda kalmışlarsa da daha sonra cedlerinin türbesinin bulunduğu Bağdat’a dönmüşler, dönemeyenler ise burasını zaman zaman ziyaret etmişlerdir.

Bugün Türkiye sınırları içinde yaşayan Kādirî seyyidler, Osmanlı Devleti tarafından XIX. yüzyılın başında Irak’taki Girdigân’dan getirtilerek bölgedeki asayişi sağlamak maksadıyla Bitlis, Siirt, Van ve Beytüşşebap gibi şehirlere yerleştirilmişlerdir. İlk olarak Girdigân’dan Güneydoğu Anadolu’ya gelen Seyyid Abdullah Girdigânî’dir. İran’daki Rızâiye bölgesinden gelen Geylânîler umumiyetle Beytüşşebap’a yerleşmişlerdir. Bu bölgedeki Geylânî seyyidleri 1925 tarihine kadar kendilerine bağlı vakıflardan geçimlerini sağlamışlar, Kādiriyye tarikatının temsilcileri ve müderris olarak görev yapmışlardır. Güneydoğu Anadolu illerinde yaşayan Kādirî seyyidlerinin çoğu son zamanlarda bu bölgeden ayrılarak İstanbul, Ankara, Bursa ve Mersin gibi şehirlere yerleşmiş, ilim ve öğretim işini bırakarak daha çok ticaretle uğraşmaya başlamışlardır. Bunların Kādirî tarikatıyla fazla ilgileri de kalmamıştır.

Kādirî şerifleri İran, Hindistan, hatta Endonezya gibi Güneydoğu Asya’daki İslâm ülkelerine de yayılmışlardır. Endonezya’daki Pava’da 1779’da Pontianak Sultanlığı’nı kuran Şerif Abdurrahman, kabri bugün de bölge halkı tarafından ziyaret edilen Şerif Hüseyin b. Ahmed el-Kādirî’nin oğludur. 1941’de İngilizler’e karşı Irak’ta meydana gelen ayaklanmayı idare eden Seyyid Reşîd Ali el-Geylânî el-Kādirî, Libya’da Kral İdrîs es-Senûsî’nin özel danışmanlığını yaptıktan sonra Bağdat’a dönmüş ve Irak Cumhurbaşkanı Abdülkerîm Kāsım’a suikast düzenlemekle suçlanarak idam edilmiştir. 1922’de Irak’ta bakan olan Seyyid Abdurrahman el-Kādirî ile Irak elçisi olarak görev yapan Seyyid Zafer el-Geylânî el-Kādirî de son dönemin tanınmış Kādirîleridir. Abdülhay el-Kādirî, son zamanlarda gerek Kuzey Afrika’da, gerekse başta Irak olmak üzere çeşitli Ortadoğu ülkelerinde yetişmiş eğitim, siyaset, hukuk ve iktisat alanında tanınan Kādirîler’in geniş bir listesini verir (bk. ez-Zâviyetü’l-Ḳādiriyye, Tıtvân 1407/1986, s. 126 vd.).

İslâm âleminin her tarafında rastlanan Kādirî şerifleri ve seyyidleri hakkında bilgi veren çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Bunların başlıcaları şunlardır: İbrâhim es-Sâmerrâî, eş-Şeyḫ ʿAbdülḳādir el-Geylânî (Bağdat 1970); Abdülkādir el-Kādirî el-Geylânî, es-Sefînetü’l-Ḳādiriyye (Bağdat, ts.); Abdülhak ed-Dihlevî, Zübdetü’l-esrâr fî menâḳıbi Şeyḫi’l-ebrâr (Hindistan, ts.); Muhammed Sıbgatullah, Faṣlü’l-cevâhir (Hindistan, ts.).

Mağrib Kādirî şerifleri hakkında bilgi veren eserlerden bazıları da şunlardır: Dilâî, Netîcetü’t-taḥḳīḳ (Fas 1208; Tunus 1296); Süleyman el-Âlemî, es-Sırrü’ẓ-ẓâhir (Fas, ts.); Fudaylî, ed-Dürretü’l-behiyye (Fas 1314); Abdüsselâm b. Tayyib el-Kādirî, ed-Dürrü’s-senî fî ẕikri men bi-Fâs min ehli’n-nesebi’l-Ḥasenî (Fas 1303, 1308); Abdülvâhid b. Muhammed el-Fâsî, İġās̱etü’l-lehfân ve selvetü’l-hümûm ve’l-aḥzân bi’l-Ḳādiriyyîn (Tunus 1322); İsmâil b. Muhammed el-Kādirî, el-Füyûżâtü’r-rabbâniyye (Mısır, ts.); Muhammed b. Tayyib el-Kādirî, Neşrü’l-mes̱ânî li-ehli’l-ḳarni’l-ḥâdî ʿaşer ve’s̱-s̱ânî (Rabat 1977); Abdülhay el-Kādirî, ez-Zâviyetü’l-Ḳādiriyye ʿabre’t-târîḫ ve’l-ʿuṣûr (Tıtvân 1407/1986); Muhammed el-Munlâ et-Tûnisî, Kitâbü’s-Sefîneti’l-Ḳādiriyye (Tunus 1310); Muhammed el-Mekkî Azûz, es-Seyfü’r-rabbânî (Tunus 1310; Bombay 1318).