Abdullah bin Revâha (r.a.)-12
- 28-01-2019 14:27
- 04-08-2023 22:17
- 12
“Ey nefsim! Ben, seni kendime boyun eğdireceğim, diye yemin ettim. Sen buna ya kendiliğinden razı olursun ya da bunu sana zorla kabul ettiririm! Görüyorum ki, sen cennetten pek hoşlanmıyorsun. Yıllar uzayıp gittiği hâlde sen hâlâ tatmin olmamışsın. Ey nefsim! Sen şimdi öldürülmesen, ölmeyecek misin? İşte ölüm sana geldi çattı. Arzu etmediğin şey sana verilecektir. Eğer o iki kişinin yaptıklarını yapar, şehitliği tercih edersen, doğru bir iş yapmış olursun; eğer gecikirsen bedbaht olursun…”
Abdullah bin Revâha böyle diyerek çarpışıyordu. Bu sırada parmağı yaralandı. Yaralanan parmağı, kılıç sallamasına engel oluyordu. Atından yere indi, yaralı parmağını ayağının altına aldı ve:
“Sen sadece kanayan bir parmak değil misin? Bu kazaya da Allah yanında uğramış bulunuyorsun.” diyerek çekip kopardı. Nefsinin tereddüdünü hâlâ giderememişti. Son olarak şunları söyledi:
“Ey nefis! Şehit olmaktan seni çekindiren, sakındıran, hangi şeylerdir? Eğer çekingenliğin hanımından mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, o üç talakla boşanmıştır. Kölelerinden mahrum kalmaktan ileri geliyorsa, onlar azat edilmiştir. Yok eğer bakımsız, verimsiz hâle gelmiş bahçenden bostanından ileri geliyorsa, o, Allah ve Resûlüne bırakılmıştır.”
Bütün gücüyle savaşmaya başlayan Abdullah bin Revâha, mızrakla yaralandı, yere yıkıldı. Çok geçmeden, kaldırıldığı yerde can verdi.