Abdullah bin Revâha (r.a.)-3

 

İşte Abdullah bin Revâha, Havarilerin Hz. İsâ’ya (a.s.) biat ettikleri gibi biat etmekle, müşriklere karşı malıyla canıyla Allah’ın Resûl’üne yardımcı olacağını, onu koruyacağını anlatmak istedi.

Abdullah bin Revâha, Medine’de İslam’ın yayılması hususunda büyük hiz­metlerde bulundu. O, putlardan aşırı derecede nefret eder, insanların cansız ağaç ve taş parçalarına tapmalarına hiçbir mana veremezdi. Onları bu sapık­lıklarından kurtarmak için de elinden gelen gayreti gösterirdi.

Hz. Ebû Derdâ henüz İslam’la müşerref olmamıştı. Bir putu vardı. Onu çok seviyordu. Abdullah bin Revâha, Ebû Derdâ’nın putlardan yüz çevirip imanın huzuruna kavuşmasını çok arzuluyordu. Defalarca onu İslam’a davet ettiyse de istediği neticeyi alamamıştı. Aralarında kan kardeşliğinden fazla bir samimiyet ve dostluk vardı. Ne yapıp etmeli, onu kurtarmalı idi. Bir gün onun evden çıktığını gördü. Baltasını eline aldı, putun bulunduğu odaya gir­di. “Allah’tan başka tapılan her şey batıldır.” mealinde bir şiir okuyarak putu paramparça etti. Ebû Derdâ’nın hanımı gürültüyü duyup geldiğinde Hz. Ab­dullah’ın putu kırdığını görünce, “Ey Revâha’nın oğlu, sen ne yaptın?! Beni mahvettin!” dedi. Abdullah bin Revâha hiç aldırış etmeden putu kırmaya de­vam etti. Onu iyice parçaladıktan sonra da çekip gitti. Eve geldiğinde hanı­mının ağladığını gören Ebû Derdâ, niçin ağladığını sordu. Kadın, olup biteni haber verdi. Ebû Derdâ ilk anda çok kızdı. Sonra, “Putta bir hüner olsaydı, kendisini savunur, korurdu.” dedi. Hidayet meşalesi göğsünde yanmaya baş­lamıştı. Gidip Abdullah bin Revâha’yı buldu ve Müslüman oldu