Adiyy bin Hâtem (r.a.)-2

 

 “Ey Adiyy! Müslüman ol ki kurtulasın.”

“Benim dinim var.”

“Ben senin dinini senden daha iyi biliyorum.”

“Benim dinimi benden daha iyi nasıl biliyorsun?!”

“Evet, sen Rakusiye’den değil misin? Kavminin dörtte bir ganimetini yemi­yor musun? Bu senin dininde sana helal değildir.”

Bu konuşmalardan sonra Adiyy tekrar ortalıktan kayboldu. Kendi iç âlemin­de devamlı olarak manevi fırtınalar kopuyordu. İslamiyet’i kabul hususunda ar­tık tereddütleri başlamıştı. Bir ay kadar sonra Adiyy tekrar Re­sû­lul­lah ile karşı­laştı. Re­sû­lul­lah şöyle buyurdu:

“Ben senin İslam’a girmene mâni olan şeyi biliyorum. Sen bu dine, ‘Sadece za­yıflar, kuvvetli olmayanlar giriyor, zaten Araplar da böyle kimseleri içlerinden atmışlardır.’ diye düşünüyorsun. Hîre’yi bilir misin?

“Görmedim, ama duydum.”

“Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah bu dini mutlaka ta­mam­la­ya­cak ve hâkim kılacak. O kadar ki, bir kadın kimseye ihtiyaç duyma­dan, tek başına Hîre’den kalkarak gelip Kâbe’yi tavaf edecek. Kisra bin Hür­müz’ün hazineleri ele geçirilecek.”