Ahiret Hayatının Aşamaları Nelerdir? - 2

“Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, Gülerler, sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.”

Hz. Peygamber her kulun, öldüğü durum üzere, iyilik üzere ölmüşse iyi, kötülük üzere ölmüşse kötü olarak diriltileceğini, yalın ayak, ilk yaratılışları gibi haşredileceklerini bildirmiştir.10

4. AMEL DEFTERLERİNİN DAĞITILMASI

İnsanlar hesaplarının görülmesi için toplandıktan sonra, kendilerine dünyadayken yapmış oldukları işlerin yazılı bulunduğu amel defterleri verilir. Bunlar dünyadaki defterlere benzemez. Bu defterlerin hakikatini ancak Allah bilir. Dünyadayken her mekânda ve her an Kiramen Katibin (yazıcı melekler) tarafından doldurulan bu defterler hakkında Kur’an’da şöyle buyrulur:

“Kitap ortaya konmuştur. Suçluların onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. Vay halimize derler, bu nasıl kitapmış. Küçük, büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş. Böylece onlar yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.”11

Amel defterleri cennetliklere sağdan, cehennemliklere soldan veya arkadan verilir. Defteri sağdan verilenlere “ashâb-ı yemin”, soldan veya arkadan verilenlere “ashab-ı şimal” adı verilir. Defterin sağdan verilmesi bir cennet müjdelerken, soldan verilmesi ise cehennem azabının habercisidir.

Bugünün teknolojik gelişmeleri ışığında yorumladığımızda ‘‘amel defteri’’ni bir video CD’sine benzetebiliriz. Hayattayken yaptığımız tüm iyi ve kötü işler, adeta kameraya çeker gibi Kirâmen Katibin melekleri tarafından kaydedilmektedir. Kıyamet gününde herkesin doldurduğu video CD’si bir ekranda gözleri önüne serilir. Ayeti kerimede buyrulur:

‘‘Ve her insanın amelini, kendi boynuna bağladık. Kıyamet günü onun için (o amellerinin yazıldığı) bir kitap çıkarırız ki, onu açılmış olarak önünde bulur. “Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak nefsin yeter!” (denilir).’’12

5. HESAP GÜNÜ VE SORULACAK SORULAR

İnsanlar amel defterlerini ellerine aldıktan ve yaptıklarını en ince detayına kadar gördükten sonra Yüce Allah tarafından hesaba çekileceklerdir.

Kur’an’da şöyle buyrulur:

“Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?”13

Hesap ve sorgulama sırasında amel defterlerinden başka, insanın organları ve yeryüzü de insanların yaptıklarına şahitlik edecektir.

Fussilet Suresi’nin 20-23. âyetlerinde bu hakikat şöyle anlatılır.

‘‘Nihayet oraya ulaştıklarında kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları işleri söyleyip kendi aleyhlerinde şahitlik ederler. Derilerine: "Niçin aleyhimizde şahitlik ettiniz?" deyince onlar: "Bizi konuşturan, her şeyi konuşturan Allah’tır. Zaten sizi ilkin yaratan ve sonunda da huzuruna götürüleceğiniz Rabbiniz de O’dur." Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde şahitlik edecekleri bir günün geleceğine inanmıyor ve ondan sakınmıyordunuz, ayrıca siz, yaptıklarınızın çoğunu, Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz. İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu kötü zandır ki sizi mahvetti de, o yüzden hüsrana uğrayanlardan oldunuz.’’

Zerre ölçüsü hayır işleyenin mükâfatını, kötülük işleyenin cezasını göreceği14 ve hiçbir adaletsizliğin söz konusu olmayacağı o günde insanların şu beş şeyden hesaba çekileceği hadis-i şerifte bildirilmiştir:

1. Ömrünü nerede tükettiği,

2. Gençliğini nasıl geçirdiği,

3. Malını nerede kazandığı,

4. Malını nereye harcadığı,

5. Bildikleriyle amel edip etmediği,15

Çeşitli hadislerde de bütün insanların, aracı olmaksızın Allah tarafından hesaba çekileceği, mü’minler sorulan sorulara kolaylıkla cevap verirken, kâfirlerin ince ve zor bir hesap ve sorgulamadan geçirilecekleri haber verilmektedir.16

6. MİZAN

Sözlükte terazi anlamına gelen mizan, ahirette hesaptan sonra herkesin amellerinin tartıldığı ilahi adalet ölçüsüdür. Mahiyeti bizce bilinmeyen mizan, dünyadaki ölçü aletlerinin hiç birisine benzetilemez. Mizanda iyilikleri, kötülüklerinden ağır gelenler kurtuluşa erecek, hafif gelenler ise azabı hak edeceklerdir. Mizan hakkında Kur’an’da şöyle buyrulur:

“Biz kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak (herkese) yeteriz.”17

Yine buyrulur:

“İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse, Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır. Ama kimin de tartıları hafif gelirse, İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir. Sen Hâviye’nin ne olduğunu nereden bileceksin? O, dehşetli bir kızgın ateştir.”18

Peygamber Efendimiz ümmetinin mizanda zor duruma düşmemesini ister, onları daima ikaz ederdi. Bir defasında ashabına sordu

- “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” Sahabiler:

- “Bizce müflis, parasını ve malını kaybetmiş kimsedir” dediler. Resûlullah şöyle buyurdu:

- “Benim ümmetimin müflisi o kimsedir ki, kıyamet günü kendisinin namaz, oruç ve zekât gibi ibadetleri karşısına getirilecek. Fakat ona sövmüş, buna zina iftirası etmiş, şunun malını yemiş, falanın kanını akıtmış, falanı dövmüş olarak huzura gelir. Sonra (yaptıklarının hesabını vermeye) başlar; yaptığı kötülüklere kısas olarak onun sevaplarından alınıp kötülük ettiği kimselere verilir. Şayet sevapları, günahlarının karşılığını ödemeden önce tükenirse, kötülük ettiği kimselerin günahlarından alınıp onun sırtına yüklenir ve sonra da ateşe atılır.”