Alâ bin Hadramî (r.a.)-1
- 04-12-2018 14:41
- 04-08-2023 22:17
- 12
Medine’de kurulan İslam Devleti gün geçtikçe büyüyordu. Kavim kavim, kabile kabile Medine’ye akın eden halk, Peygamberimizin sohbetinde bulunuyor, İslam’ın yüce hakikatlerini dinledikten sonra Müslüman oluyorlardı. Resûlullah bir yandan Medine’ye gelen heyetlerle meşgul olurken, diğer yandan da komşu devlet ve hükümdarlara elçiler göndererek onları İslam’a davet ediyordu. İşte elçi olarak vazifelendirilen bu sahabilerden birisi de Alâ bin Hadramî’dir (r.a.). Peygamberimiz onu Hicret’in 8. yılında, bugünkü Basra Körfezi’nin batısında bir sahil ülkesi olan Bahreyn’e gönderdi. Mecusi olan Bahreyn Hükümdarı Münzir bir Sâvâ’ya da bir mektup yazdı. Hz. Ebû Hureyre’yi (r.a.) yanına almasını ve yol arkadaşına iyi davranmasını tavsiye etti.[1]
Hz. Alâ bin Hadramî, ilk Müslümanlardandı. Uzun zaman Peygamberimizin sohbetinde bulunmuş, feyiz almıştı. İyi bir hatipti. İkna kabiliyeti yerinde, yumuşak sözlü bir tabiata sahipti. Muhatabının içinde bulunduğu durumu nazara alarak konuşur, onu kırmamaya incitmemeye azami gayret gösteririrdi. Zaten Peygamberimiz tarafından böyle mühim bir hizmet için vazifelendirilmesinin sebebi de buydu.
Alâ bin Hadramî vakit geçirmeden yola çıktı. Bir yandan yol alıyor, bir yandan da düşünüyordu. Zira yüzlerce insanın İslamiyet’i kabul veya reddetmesi, kendisinin tebliğine bağlıydı. Diğer taraftan, bir hükümdara gidiyordu. Bu sebeple dikkatli olması gerekiyordu. Gittiği topluluk gerçi Mecusi idi. Allah yerine Allah’ın yarattığı ateşe ibadet ediyorlardı. Ama muhatap kim olursa olsun, Müslüman “kavl-i leyyin” ile davet etmek zorundaydı. Zira Cenâb-ı Hak, bir âyet-i kerimede bu hususta şöyle buyuruyordu:
“İnsanları Rabb’inin yoluna hikmetle, güzel öğütlerle çağır ve onlarla olan mücadeleni en güzel şekilde yap.”[2]
Nihayet Bahreyn’e ulaştı. Bahreyn hükümdarı, Mekke’den bir peygamber çıktığını işitmişti. Fakat İslamiyet hakkında bir bilgiye sahip değildi. Peygamberimizin elçisini hemen huzuruna kabul etti. Böylece Resûlullah’a değer verildiğini, elçiye göstermek istiyordu.