Âmir bin Füheyre (r.a.)-1
- 21-11-2018 13:19
- 04-08-2023 22:17
- 12
Cehalet ve zulmün en dehşetlisinin hüküm sürdüğü, işkence ve vahşetin en korkuncunun işlendiği bir devir. Kimsesiz ve zayıf insanların köleleştirildiği, hayvanlara dahi reva görülmeyen işlerde çalıştırıldığı günler. Varlıklı, asil ve zalim kişilerin dünyayı kana buladığı, gökyüzüne ürkütücü bulutların çöreklendiği seneler: Cahiliye Devri…
İnsanların her türlü felaket içinde bocaladığı anda hak din imdada yetişti. Semayı rahmet bulutu kapladı, dünyaya şefkat güneşi doğdu. İnsanlar birer birer o nurun yaydığı ışığa koştu. Bu nura koşanların ekserisini ezilen, hor görülen, itilip kakılan zayıf ve köleler teşkil ediyordu. Bu zavallılar, İslam’ın açılan şefkat kucağına atılıyorlardı. Kendilerinin de insan olduklarını ve bazı haklarının bulunduğunu müşahede ediyorlardı.
Davetin ilk günlerinde İslam safına katılan bahtiyarlardan birisi de Hz. Aişe’nin anne bir kardeşi olan Tufeyl bin Abdullah’ın zenci kölesi Âmir bin Füheyre (r.a.) idi. Hz. Âmir, Peygamberimiz, Erkam’ın evinde bulunduğu sırada iman etmişti.
Âmir bin Füheyre’nin Müslüman olduğunu haber alan müşrikler, kendilerine bir kurban daha bulmuşlardı. Peygamberimizin etrafında toplananların çoğalması onları çileden çıkarıyordu. O sıralar Hz. Bilâl de (r.a.) iman halkasına girmişti. Her gün ayrı bir işkence, değişik bir azap ile karşılaşıyordu. Müşrikler, Âmir bin Füheyre’yi onun yanına katarak birlikte eziyet ettiler.
Bir gün Hz. Bilâl ile Hz. Âmir bin Füheyre’yi birlikte bir ipe bağlayarak haylaz çocukların eline verdiler. Mekke sokaklarında sürüklenirdiler.[1]İnançlarından döndürmek için her türlü zorluğu tattırdılar. Fakat gözü dönmüş nasipsizlerin işkencesi bu Peygamber âşıklarına hiç tesir etmiyor, eziyetin şiddeti arttıkça, iman çağlayanlarının sebat ve metanetleri kuvvetleniyordu.