Man İbni Adi El-aclan (r.a.)-2
- 07-09-2021 23:26
- 04-08-2023 22:18
- 18
MESCİD-İ DIRAR NE İÇİN VE NE ZAMAN YIKILDI?
Mescid-i Dırar ne için, ne zaman yapıldı? Ne için, ne zaman yakıldı ve yıkıldı? Bu konuya dair bilgileri, M. Âsım Köksal, “İslâm Tarihi” kitabında şöyle anlatmaktadır:
Peygamberimiz, Medine’ye hicret ettiği zaman, Medine’de Dubay’a oğullarından Ebu Âmir ibni Sayfî diye anılan bir Hıristiyan papazı bulunuyordu. Baş münafık Abdullah ibni Übeyy ibni Selûl, onun halası oğlu idi. (İbni İshak, Sire , c. 3 s. 7)
Peygamberimiz Allah tarafından peygamber olarak gönderilince, Ebu Âmir’in kıskançlığı ve azgınlığı tuttu. Peygamberimiz, Medine’ye hicret edip gelince, Ebu Âmir elli kişi ile birlikte Mekke’ye gitti. (İbn Hişam, Sire, c.3 s.71) Bedir savaşında müşriklerin yanında çarpıştı. (İbni Sa’d, Tabakat, c. 3 s. 541) Peygamberimiz, ona “Fâsık” adını taktı. Bu fâsık, müşrikleri, Uhud, Hendek savaşı için ayaklandıranlar arasında yer aldı. (Vakıdî , Megâzî, c. 2 s. 441)
O fâsık, Mekke fethedilince, Taif’e, Taifli’ler müslüman olunca da Şam’a gitti. Kuba köyündeki münafıkları da o harekete geçirdi ve şöyle dedi: “Ben, bu Kuba Mescidi’ne giremem! Muhammed’in ashâbı beni görür ve bana hoşlanmadığım bir şey söylerler!” dedi. Münafıklar da: “Biz bir mescid yaparız. Sen onun içinde yanımızda oturur, konuşursun!” dediler. O fâsık: “Öyleyse, siz kendi mescidinizi yapın! Gücünüz yetebildiği kadar kuvvet ve silah hazırlayın! Ben de, Rum hükümdarı Kayser’e gideceğim. Rumlardan asker getirip Muhammed’i ve ashâbını Medine’den çıkaracağım!” dedi.
Ebu Âmir Fâsık, Sakîf’den İbn Balin ve Kays’dan Alkame ibni Ulâse ile birlikte Rum Kayserinin yanına varıp orada kaldı. Alkame ile İbn Balin ise, geri dönüp Peygamberimize bey’at ederek Müslüman oldular.
Kuba münafıkları, önceleri Kuba Mescidinde mü’minlerle birlikte namaz kılıp dururlarken, Dırâr Mescidini yapıp, kendi cemaatleriyle mü’min ve Müslümanların arasını ayırmak istediler.
Peygamberimiz, Behzec’e: “Şu gördüğüm şeyle sen ne yapmak istiyorsun?” diye sormuş, o da: “Yâ Rasûlallah! Vallahi, iyilikten başka bir şey istemiyorum!” demişti.
Ebu Lübâbe ibni Abdulmünzir de, münafık olmadığı halde, kötü niyetle yapıldığını bilmediği için, Dırâr Mescidi yapılırken onlara kereste yardımında bulunmuştu.
Peygamberimiz Tebük’e gitmek üzere hazırlandığı sırada, Dırâr Mescidinin kurucularından beş kişilik bir temsilci heyeti geldi ve Efendimiz’den şöyle bir talebde bulundu:
“Yâ Resûlallah! Yağmurlu gecelerde hasta ve hâcet sahibi olanların içinde namaz kılmaları için bir mescit yapmış bulunuyoruz. Sel geldiği zaman, vâdi ile aramızı kesiyor! Kuba Mescidi ile aramıza engel oluyor. Namazımızı kendi mescidimizde, sel çekilip gidince de, onlarla birlikte kılacağız. Senin gelip mescidimizin içinde bize namaz kıldırmanı arzu ediyoruz!” demişlerdi.
Peygamberimiz de: “Ben şimdi sefere çıkmak üzere meşgul bulunuyorum! Seferden dönüp gelecek olursak, Allah da dilerse, yanınıza gelir, onun içerisinde size namaz kıldırırız!” buyurmuştu.
Âsım ibni Adiy der ki: “Peygamberimizle Tebük’e gitmeye hazırlanmıştık. Abdullah ibni Nebtel ile Sa’lebe ibni Hâtıb’ı, Dırâr Mescidinin oluğunu düzeltirken görmüştüm. Bana: ‘Ey Âsım! Resûlullah seferden döndüğü zaman bunun içerisinde namaz kılmayı bize va’d etti’ dediler.
Ben, kendi kendime: ‘Vallahi, şu mescidi, nifakla tanınmış münafıktan başkası yapmaz!’ dedim. Halbuki, Rasûlullah’ın eliyle yapmış olduğu mescit, orada idi. Cebrail (a.s.), Beytullah’ın bulunduğu tarafı işaret etmek suretiyle ona kurdurmuştu. ‘Vallahi, biz dönünceye kadar, Dırâr Mescidini yeren, onun yapımında söz ve iş birliği yapmış ve yardım etmiş olanları yeren Kur’ân âyeti iner!’ diye düşündüm.