Muaz İbni Enes (r.a.)-3

Muâz İbni Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir kimse, gücü yettiği halde mütevazî davranarak lüks elbise giymeyi terkederse, Allah kıyamet gününde o insanı yaratıklarının en başında huzuruna çağırır ve onu îman ehlinin giyeceği elbiselerden dilediğini giymede serbest bırakır.” (Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâmet 39. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 338, 339)

Muaz İbni Enes el-Cühenî radıyallahu anh anlatıyor:

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Kim sabah namazından sonra, iki rekatlik kuşluk namazını kılıncaya kadar hayırdan başka bir şey söylemeden namaz kıldığı yerde oturur beklerse, Allah onun günahlarını, denizin köpüğü kadar çok da olsa bağışlar.” (Ebû Dâvud, Salat 301)

Muaz İbni Enes radıyallahu anh selâm vermekle ilgili bir hadis rivayet etmiştir. Bu, aşağıda nakledilen iki hadisin benzeridir. Farklı olarak hadisin devamında, bir başkasının gelip “ve mağfiretuhu” kelimesini de ilave ettiği ve buna Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in: “Kırk (sevab)” dediği ve: “Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar” buyurduğunu anlatmıştır. (Ebû Dâvud, Edeb 144) Hadisler şöyle nakledilmiştir:

 İmrân İbni Husayn radıyallâhu anhümâ şöyle anlatıyor: “Biz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ‘in yanında iken bir adam gelerek selam verdi. “Esselâmu aleyküm!” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem selâmına mukabele etti. Adam oraya oturdu. Efendimiz: “On sevap kazandı!” buyurdular.

Sonra birisi daha geldi. “Esselâmu aleyküm ve rahmetullâh!”dedi. Efen­di­miz onun selâmına da mukabele etti. Adam oturdu. Efendimiz: “Yirmi!” dediler.

Bir müddet sonra biri daha geldi ve: “Esselâmu aleyküm ve rah­me­tullâhi ve berekâtuh” dedi. Efendimiz selâmına mukabele etti, adam oturdu. Efendimiz bu sefer: “Otuz!” buyurdular.

Selmân-ı Fârisi radıyallahu anh da aynı olayı şöyle naklediyor: “Bir adam Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek: “-Esselâmu aleyke!” dedi. Efendimiz de: “-Ve aley­ke’s-selâmu ve rahmetullah!” diye cevap verdi. Bir başkası geldi: “-Esselâmu aleyke ve rahmetullah!” diye selam verdi. Efendimiz buna: “-Aleyke’s-selâmu ve rahmetullahi ve berekâtuh!” diye cevap verdi. Başka birisi geldi ve: “-Esselâmü aleyke ve rahmetullahi ve berekâtüh!” dedi. Efendimiz buna da: “-Ve aleyke!” diye cevap verdi. Adam hayretini gizleyemeyerek: “-Ya Rasûlallah! Falan, falan gelip size selam verdiler. Siz de onlara bana söylediğinizden daha fazlasını söyleyerek mukabele ettiniz” dedi. Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ona: “Sen bize söyleyecek bir şey bırakmadın ki! Allah Teâlâ Hazretleri “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle mukabele edin veya aynıyla selam verin...” (Nisa: 86) buyurmuştur. Biz sana aynısıyla mukabele ettik” buyurdu.