Ubede Bin Samit (r.a.)-2
- 16-07-2022 19:47
- 04-08-2023 22:19
- 14
Onun bütün dostluğu Allah içindi. İtaati, sevgisi hep Allah içindi. Doğruyu söylemek hususunda hiç kimseden çekinmezdi. Akrabalarıyla, dostlarıyla, düşmanlarıyla olan bütün ilişkilerini onun sarsılmaz imanı şekillendirmişti. Davranışlarındaki dürüstlüğü biatındaki sadâkatı şu hadisede açıkça görülmektedir:
"Ubâde'nin (r.a.) ailesi, Medine'deki Beni Kaynuka Yahudileriyle yapılan eski bir anlaşmaya bağlı idiler. Resûlullah (s.a.) Medine'ye hicret edince Yahudiler barış yapmış görünürler. Bedir savaşından sonra Medine'deki Yahudiler fitneler çıkarmaya başlarlar. Müslümanlara iftiralar atarak tehditler savururlar. Ubâde (r.a.) Yahudilerin bu fitnelerini, yalan ve iftiralarını görünce onlarla ailesi arasındaki anlaşmayı bırakır ve:
"Ben ancak Allah'ı, onun elçisini ve mü'minleri severim, "diyerek Resûlullah'a (s.a.) verdiği söze ve yaptığı biata sadakatini gösterir. Onun bu davranışı üzerine Allah Teala şu ayeti celîleyi nazil eder:
"Kim, Allah'ı, Peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki, şüphesiz Allah'tan yana olanlar üstün gelirler." (Maide:56)
İşte önümüzde pırıl pırıl parlayan berrak bir ölçü... Hayatın her safhasında, bütün davranışlarımızda Allah'tan yana olabilmek... Tercihimizi içimizdeki imana göre şekillendirebilmek ve mü'minliğimizi gösterebilmek bu ölçüye sahip olmak demektir. Üstünlük Allah'tan yana olanlarındır.
İSLAM ÖNCÜSÜ
Resûl-i Ekrem (s.a.) zamanında Kur'ânı Kerimi ezberleyen ve Kur'ân muallimliği yapan Ubâde Bin Sâmit (r.a.) bir İslâm öncüsüydü. Her gittiği yeri ilmiyle fıkhî bilgileriyle ve nûruyla doldururdu. Fahri Kainat (s.a.) Efendimizden 181 hadisi şerif rivayet etmiştir. Hadis naklinde çok titizdi. O kadar ki rivayetlerinde:
"Resûlullah'tan (s.a.) bizzat dinledim. Resûlullah'tan (s.a.) duyduğuma şehadet ederim." şeklinde ifadeler kullanırdı. Her hareketinde olduğu gibi özellikle hadisleri son derece itina ile naklederdi.
O, hayatını insanlara dinini öğretmekle geçirmiştir. Başka bir vazife kabul etmemiştir. Çünkü Resûl-i Ekrem (s.a.) ile aralarında geçen şu hadise ona çok tesir etmiştir. Şöyle ki:
"Resûlullah (s.a.) Ubâde Bin Sâmit'i (r.a.), zekat tahsiline göndermek üzere yola çıkınca: "EyVelid'in babası! Allah'tan kork, Kıyamet günü boynunda bağıran deve ile veya böğüren inek, meleyen koyun ile mahşer yerine gelme"diye nasihat eder. Ubâde (r.a.):
"Böyle mi olacak ya Resûlullah!" der. Efendimiz de:
"Allah'a yemin ederim ki evet öyle olacak ey Ubâde. Ancak Allah'ın merhamet buyurdukları müstesna.' buyurur. Bunun üzerine Ubâde (r.a.): "Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben de bundan böyle bu gibi i?lere girmem" der.
Hayatında hep bu tür vazifelerden uzak kalır. Hz. Ömer (r.a.) halifeliği sırasında ona, insanlara dinini öğretmek dışında hiçbir vazifeyi kabul ettirememiştir.