Utancı ve Merhameti Kaybettik!
- 14-04-2025 13:09
- 14-04-2025 13:13
- 899
Değerli Okuyucularımız, Zamanın ruhu değişiyor, insan ilişkileri dönüşüyor, teknoloji hızla gelişiyor ama bir şey var ki sessizce yok oluyor: Utanç duygusu…
Uzmanların uyarıları, bugünün gençliğini ve toplumu anlamamızda adeta pusula niteliğinde. Uzmanlara göre, utanç duygusu ve merhamet, çağımızda gençler arasında en fazla zayıflayan iki temel duygudur. Oysa bu iki duygu, insanı insan yapan, onu topluma karşı sorumlu kılan en değerli duygulardır.
Dürtü kontrolü, kişinin içinden gelen anlık istek ve arzulara karşı ‘dur’ diyebilme yetisidir. Uzmanlar, bu kontrolün temelini utanç duygusuna bağlar. Yani bir kişi yaptığı bir davranıştan utanmıyorsa, onu dizginleyecek içsel freni de yok demektir. Bu da sadece bireyi değil, toplumu da tehdit eden bir tehlikeye dönüşür.
Dürtüsellik, yani içinden geleni kontrolsüzce yapma hali; sadece küçük hatalarla değil, şiddet, hırsızlık, piromani, trikotillomani gibi ağır psikiyatrik tablolarla da kendini gösterebilir.Uzmanların ifadesiyle, “Birçok adli vakada, cinayet, tecavüz gibi suçların arka planında dürtüsel davranışlar vardır.” Bu kişilerin iç dünyasında bir fırtına kopar. Dışarıdan bakıldığında ani ve kontrolsüz bir patlama gibi görünse de, bu eylemler çoğu zaman bir rahatlama hissi ile sonlanır. Ne acı değil mi?
Bir çocuğun marketten bir şey alıp parasını ödememesi… Bir baba bu davranışı “açık gözlülük” olarak ödüllerse, o çocuğun gelecekteki suça meyilli davranışlarının temeli atılmış olur. Oysa baba, çocuğu elinden tutup birlikte gidip ödeme yaptırsa, çocuk sınırları öğrenir. İşte dürtü kontrolünün eğitimi böyle başlar. Bu öğrenmenin temel duygusu da yine utançtır.
Uzmanlar dürtü kontrol bozukluklarının sadece tek başına bir hastalık olmadığını, genellikle kişilik bozuklukları, duygu durum bozuklukları ve spektrum rahatsızlıkları ile birlikte görüldüğünü vurguluyor. Borderline, antisosyal ya da narsistik kişilik yapılarında bu bozukluk çok daha belirgindir. Ve ne yazık ki bu kişiler, hem kendilerine hem çevresine zarar verebilir. Kimi alışveriş kolileriyle doldurur evini ama açmaz, kimi sanal kumar batağında gününü harcar, kimi de öfkesini yakın çevresine patlatır.
Dürtüsellik, evliliklerde de ciddi bir kriz sebebidir. Çünkü eşlerden biri kendini frenleyemez, karşısındakine orantısız tepki verir, haklıyken bile haksız duruma düşer. Sonuç? Kırgınlıklar, boşanmalar, yalnızlık…
Modern çağın en büyük hastalıklarından biri belki de bu: İçgüdülerine esir olmuş bireyler… Uzmanlarında belirttiği gibi, beynin ön bölgesi sağlıklıysa, kişi doğruyu yanlıştan ayırt edebilir. Ama o bölgedeki yapılar zarar görmüşse, “Yapma, düşün biraz, senin her şeyin var” gibi nasihatlerin hiçbir anlamı kalmaz.
Bu yüzden sadece öğüt vermek yetmez, bilinçlendirmek, gerekirse psikiyatrik destek almak, toplum olarak bu konuda farkındalık geliştirmek zorundayız. Çünkü dürtü kontrol bozukluğu sadece bireyin değil, hepimizin meselesi. Allah bizleri utandırmasın…