Fahr-i kainat (s.a.) Efendimiz onun hakkında "Ümmetimin helal ve haramı en iyi bileni Muaz bin Cebel'dir." buyurmuşlardır.
Asr-ı saâdet’te Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını ezbere bilen birkaç kişiden biri olan Muâz, Resûlullah’ın kendilerinden Kur’an öğrenilmesini tavsiye ettiği dört sahâbî arasında yer alıyordu. Yine o devirde fetva veren altı sahâbîden biri olan Muâz’ı Resûl-i Ekrem helâl ve haramı en iyi bilen kişi olarak gösterir, kendisine “Muâz ne iyi adam!” diye iltifat eder, kıyamet gününde onun âlimlerin önünde yürüyeceğini söylerdi (Buhârî, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 8, “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 16; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 119; Tirmizî, “Menâḳıb”, 32; İbn Sa‘d, II, 347, 350). Muâz’ın Hz. Peygamber’in kâtiplerinden olduğu (M. Mustafa el-A‘zamî, s. 102-103) ve hazinedarları arasında yer aldığı (DİA, XVII, 141) zikredilmiştir. İnsanlara iyiyi ve hayırlı olanı öğretmesi ve güçlü bir imana sahip olması sebebiyle sahâbîler onu Hz. İbrâhim’e benzetirdi. Hz. Ömer, hilâfeti zamanında fıkhî meseleler için Muâz b. Cebel’e başvurulmasını tavsiye ederdi. Muâz geceleyin bir süre uyuduktan sonra kalkıp Kur’an okur ve namaz kılardı. Daha dinç ibadet edebilmek niyetiyle uyuduğunu, bu sebeple uykusundan da sevap beklediğini söylerdi (Buhârî, “Meġāzî”, 60, “İstiṭâbe”, 2; Müslim, “İmâre”, 15).
Muâz b. Cebel Resûl-i Ekrem’den 157 hadis rivayet etmiştir. Bunlardan ikisi Ṣaḥîḥ-i Buḫârî ile Ṣaḥîḥ-i Müslim’de, üçü sadece Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’de, biri sadece Ṣaḥîḥ-i Müslim’de bulunmaktadır. Rivayetleri toplu halde Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde yer almıştır (V, 227-248). Pek çok konuda fetva vermesi ve sahâbîlerin bilmedikleri hadisleri ona sormaları Muâz’ın çok hadis bildiğini, fakat az rivayette bulunduğunu göstermekte, Hz. Peygamber’den yazdığı hadisleri ihtiva eden bir sahîfesi olduğu da anlaşılmaktadır (Müsned, V, 228). Kendisinden Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Amr b. Âs, Abdullah b. Ebû Evfâ, Abdurrahman b. Semüre, Câbir b. Abdullah, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî, Ebû Ümâme el-Bâhilî, Enes b. Mâlik gibi sahâbîler; Yemen’e onunla birlikte giden Abdurrahman b. Ganm ile Abdurrahman İbn Ebû Leylâ, onu Yemen’de tanıyan Amr b. Meymûn, Atâ b. Yesâr, Ebû Müslim el-Havlânî, Şakīk b. Seleme, Ebü’l-Esved ed-Düelî, Esved b. Yezîd, Hâlid b. Ma‘dân, Kādî Şüreyh, Kays b. Ebû Hâzim, Mesrûk b. Ecda‘ gibi tâbiîler hadis, fıkıh ve kıraat öğrenmiştir.
Muâz’ın Allah’ı zikrederek imanı güçlendirmek gerektiğini anlatmak üzere, “Gelin, bir saat oturup mümin olalım” dediği nakledilmiş (Buhârî, “Îmân”, 1); “Oğlum! Namaza durduğunda dünyaya veda etmek üzere olduğunu ve oraya bir daha dönmeyeceğini düşün” (İbn Ebû Âsım, s. 180); “İnsanlarla az, rabbinle çok konuş; belki o zaman kalbin rabbini görür” (Abdülhamîd Sâlih Hamdân, s. 67) gibi sözlerine kaynaklarda yer verilmiştir.
Abdülhamîd Mahmûd Tahmâz Muʿâẕ b. Cebel: İmâmü’l-ʿulemâʾ ve muʿallimü’n-nâsi’l-ḫayr, Abdülhamîd Sâlih Hamdân İmâmü’l-ʿulemâʾ Muʿâẕ b. Cebel adlı eserleri kaleme almış, Mer‘î Mecdû‘ Abdullah el-Karenî de Muʿâẕ b. Cebel: Aḳżıyetühû ve merviyyâtühû adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1400, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye el-ma‘hedü’l-âlî li’l-kazâ).
PEYGAMBERİMİZİN MUAZ BİN CEBEL'E (R.A.) NASİHATLERİ
O, güzel konuşur, hikmetli sözler söylerdi. Güzel giyinirdi. Gençliği ve yakışıklılığı ile dikkat çekerdi Rasuli Ekrem (s.a.) Efendimiz de onu adeta bir iman en ve İslâm tebliğcisi olarak yetiştirmek istemişti. Bir gün Muaz'ı karşısına aldı, şu nasihatlarda bulundu.
"Ey Muaz! Sana Allah'tan korkmayı, Ona sığınmayı, doğru konuşmayı, verdiğin sözde durmayı, herkese selam vermeyi, iyi işler yapmayı, yetimlere merhamet etmeyi ve tatlı sözlü olmayı tavsiye ederim.
Daima Kur'an'la yaşamayı, ahiret hesabının korkusunu içinden çıkarmamayı herkese şefkatli olmayı her yerde ve hiç bir zaman Allah'ı unutmamayı ve her günahın peşinden tevbe etmeyi tavsiye ederim.
Ey Muaz! Allah'ı görür gibi ibadet et ve kendini ölmüş gibi bil! Daha mühim bir şey söyleyeyim: "Dilini tut!"
Her bir cümlesi birer hayat kandili olan bu öğütler bizlerin de hayatına ışık tutuyor elhamdülillah.
Muaz bin Cebel (r.a.) Peygamber mektebinde yetişmiş bir muallim olarak Mekke Medine, Şam, Yemen ve Filistin'e kadar gitmiş, ora halkına Kur'an'ı, İslâm ı öğretmiştir
Yemen hükümdarı, İslam'a girdiklerini açıklamak ve halkına İslâm'ı öğretecek bir muallim istemek üzere Medine'ye elçiler göndermişti.
İlim, edeb, nezaket ve her türlü güzelliğin kaynağı Peygamber (s.a.) Efendimiz ashabına dönerek: "İçinizdenizden hanginiz Yemen'e gider" buyurur. Hz. Ebubekir (r.a.) "Ben giderim Ya Resulullah" diye ayağa kalkar. Sevgili Peygamberimiz tekrar: "Hanginiz Yemen'e gider?" diye sorar. Bu sefer Hz. Ömer (r.a.) 'Ben giderim Ya Resulullah" der. Bir müddet sonra tekrar: "İçinizden Yemen'e kim gider'" buyurunca Muaz bin Cebel (r.a.) ayağa kalkar ve "Ya Resulullah ben giderim" der. Resul-i Ekrem (s.a.) Efendimiz "Ey Muaz bu vazife senindir" buyurur.
Sevgili Peygamberimiz Muaz'ı (r.a.) uğurlarken bir müddet beraber yürürler ve vedalaşırken:
"Muaz, Belki sen bu seneden sonra beni bir daha göremeyeceksin. Belki dönüşünde benim mescidime ve kabrime geleceksin. Sana bir dava getirilirse ne ile hükmedersin?" diye sorar. Muaz (r.a.): "Allah'ın kitabı ile" der. Ya onda cevabını açıkça bulamazsan? "Peygamberin sünneti ile." Ya onda da bulamazsan? "İctihad eder, anladığımla hükmederim." diye cevap verir. Sevgili Peygamberimiz "Elhamdülillah! Allah Resulünün elçisi, Resulünün rızasına uygun söyledi." diyerek memnuniyetim ifade eder ve Muaz'a (r.a.) 'Allah seni musibetlerden, insanların ve cinlerin şerrinden muhafaza eylesin" diye dua ederler.
Muaz (r.a.) Yemen de uzun müddet kalır. Sevgililer sevgilisinin dar-ı bekaya irtihalleri haberini Yemen'de iken alır. Sonra Medine'ye döner.
Hz. Ebubekir, Muaz'ı (r.a.) müşavere heyetine alır. Hz. Ömer (r.a.) devrinde de aynı vazifeye devam eder.
Suriye valisinin Kur'an'ı ve İslâm'ı öğretecek muallim istemesi üzerine Hz Ömer (r.a.), Resulullah (s.a.) zamanında Kur'an'ı ezberleyen Ubade ibnu's Samit'i (r.a.) Humus'a, Ebu'd Derda'yı (r.a.) Şam 'a, Muaz bin Cebel'i (r a) de Filistin'e gönderir. Orada İslâm'ın yayılmasına gayret ederler.
Muaz (r.a) Filistin de veba hastalığına yakalanır 640 tarihinde Kudüs ile Remle arasında Amvas köyünde 35 yaşlarında vefat eder.
Cenab-ı Hak'tan onun tebliğ ruhunu bizlerde de göstermesini ve şefaatlerine nail eylemesini niyaz ederiz. Amin.