- Yalan Söylemek
Yalan söylemek, olmayan bir durum veya şey hakkında, insanlara varmış gibi söylemek ve inandırmaya çalışmaktır. Yalan söylemek, insanları aldatmaktır. Hakkı ve gerçekliği gizlemektir. Bu kötü haslete sahip olan ilk varlık şeytandır. Bundan dolayı dinimiz İslam, yalan söylemeyi kötü bir davranış olarak görmüş ve Müslüman bir şahsiyette olmaması gerek bir davranış olduğunu ifade etmiştir. Allah(c.c.) bu konuda bizleri şöyle uyarmaktadır: “…Yalan sözden sakının!”(Hac, 22/30). Yalan söylemenin kötülüğü hakkında Hz. Peygamber(s.a.v) şöyle buyurdu: “Yalan kötülüğe, kötülük cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa yapa, nihayet Allah katında yalancılardan yazılır.” (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103-105)
Müslüman, dürüst, doğru sözlü ve güvenilir bir kişidir. Bu sebeple bu mümtaz kişiliğini bozacak olan yalan söylemekten ve bu kötü hasletten uzak durması gerekir.
- İftira Atmak
İftira kelimesi, sözlükte “yalan söylemek, uydurmak, asılsız isnatta bulunmak” gibi manalara gelen iftirâ, terim olarak “bir kimseye asılsız olarak suç, günah yahut kusur sayılan bir söz, davranış veya nitelik isnat etmek” anlamında kullanılmaktadır.
Dinimiz İslam’da iftira atmak, iki şekilde olacağını ifade etmektedir. Bunlar; Allah’a ve insana karşı iftira atmak. Bu her iki iftira şekli de günah olarak görülmüş ve ahiret vebali olduğunu ifade edilmiştir. Allah(c.c.), kendisine karşı iftira atanlar hakkında şöyle buyurmaktadır: “Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar ve şahidler: “Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır” diyecekler. Haberiniz olsun; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.”(Hûd, 11/18); insanlara iftira atanların kötü bir davranış içinde olduğu ve bunun ahirette bir vebali olduğu hakkında şöyle buyurmaktadır: “Namus sahibi, bir şeyden habersiz, mü’min kadınlara (zina suçu) atanlar, dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.”(Nûr, 24/23)
Hz. Peygamber(s.a.v): “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâb: “Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir” dediler. Rasûlullah (s.a.v): “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnâd ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular.(Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 2)
- Söz/Laf Taşımak
Söz/laf taşımak, nemime olarak ifade edilmektedir. İslam’da nemime, kötü bir davranış ve günah olarak görülmektedir. Nemime, söz/laf taşımak, toplumun birlik ve beraberliğini bozan ve fitne ve fesadın çıkmasına sebep olmaktadır. Hz. Peygamber(s.a.v.) söz/laf taşıyan kişinin, yaptığı bu davranışın cezasını gördükten sonra Cennet’e gireceğini şöyle ifade etmektedir: “Ara bozmak için laf getirip götüren kimse, cennete giremez.”(Müslim, İmân, 168-170; Buhârî, Edeb, 49, 50)
Hz. Peygamber(s.a.v.), yanından geçtiği iki kabir hakkında: “Bu iki kabirde bulunanlar azap görüyor. Onları azap görmelerinin sebebi büyük (bir günah) değil (sanılsa da), aksine o büyük günahtır: Biri söz/laf taşıyıp koğuculuk ederdi. Diğeri ise idrar temizliğini iyi yapmazdı.”(Müslim, Tahâret, 111; Buhârî, Vudû’, 55)
Sonuç olarak, Müslüman bir kişi söylediği sözlerin ya lehinde ya da aleyhinde olduğunun bilincinde olması gerekir. Fani olan bu dünya hayatında ebedi olan ahiret hayatını kazanacak söz ve davranışlar içinde olması lazımdır. Bu itibarla, müminin, dinimizin yasakladığı, gıybetten, sû-i zandan, yalandan, iftiradan, laf taşımaktan vb kötü hasletlerden uzak durması göstereceği en güzel davranışlardandır.