Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 34 yıldır terzi atölyesinde aralıksız dikim yapan Cengiz Şahan,” Ben  Ben doğup büyüdüğüm mahalle de hep çalıştım. Ömrümün çoğunu buralarda geçirdim. Bu mahallede tanımadığım kimse yok. Bizler bu mesleğin son temsilcileriyiz. Yeni neslin bu mesleğe ilgi duymaması bu mesleğin tarihe karışacağının göstergesidir. Gençlerimiz zahmet görmeden zengin olmanın peşinde” dedi.

“Kimse sıfırdan elbise dikmiyor artık”
Terziliğin son demlerini yaşadığını belirten Şahan,” Ekonomik nedenlerden dolayı Kalfa ve usta yetiştirmekte zorluk çekiyoruz. Yeni nesil, mesleklere sahip çıkmıyor ve bizler yeni bir genci iş’e almakta zorlanıyoruz. Bu mesleği artık kimse beğenmiyor. Bu sanata ihtiyaç var ama artık yapan yok. Terzilik öldüğü için artık sadece tamir işleri ile uğraşıyoruz. Elbiseler sadece uzun, geniş ve kısaltma işleri için getiriliyor. Kimse sıfırdan elbise dikmiyor artık” diye konuştu.

Çocuklara zanaat öğretilmeli
Gelişen teknoloji ile birlikte küçük esnafların piyasada kendine yer bulmasının zorlaşmaması için çocuklarını okula gönderen meslek öğrenmesi içinde eğitim alması için caba harcamasına değinen Şahan, “ Terzilerin işleri geçmişe göre azaldı. Fabrikaların artmasıyla küçük esnafın dertleri çoğaldı. Ben bu mesleği yaparak 4 çocuk büyüttüm. Eğitimlerine devam ediyor. Toplumumuz çocuklarının okul okumasını istiyorlar. Evet, öyle olmalı ama beraberinde bir zanaat öğrenmeleri onların yararlarına olacaktır “ şeklinde konuştu.  

Terzilik mesleği geçmişi
Terziliğin tarihi çok geçmiş yıllara dayanmaktadır. İlk çağlardan itibaren insanların giyinme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gelişen terziliğin hikâyesi, avlanmayı öğrenen insanoğlunun hayvan derilerinden kendisine giysi elde ederek soğuktan korunmak amacıyla başlamıştır. İlk zamanlar kemik parçalarını iğne olarak kullanan insanlar, deri parçalarını birbirine geçirerek giysiler yapmaya başlayarak terziliğin ilk adımını atmış oldular.

Kaynak: HABER MERKEZİ - Fırat KARAHAN