Çocukların yaz tatili boyunca bilgisayar oyunları, sosyal medya platformları gibi dijital bağımlılığa maruz kaldıklarını belirten Uzman Psikolojik Danışman Dr. Melek Altunel, çocukların eğitim döneminde bu bağımlılıktan kurtulmalarının iyi bir iletişimle mümkün olabileceğini söyledi.
İLKHA muhabirine konuşan Altunel, dijitalleşmenin bazı yönleriyle bir güvenlik meselesi olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Altunel, “Dijitalleşme; teknolojinin gelişimiyle birlikte sanal ortamlarda insanların gerek sosyalleşme, gerek eğitim ve gerekse de farklı iletişim araçları olarak da kullanılan bir platform. Özellikle bu çağdaki çocuklarımız doğuştan itibaren dijitalleşme ile iç içeler. Eskiden bir eğitim almak için çok uzaklara gidip o eğitimden yararlanmak için çok fazla masraf yapmamız gerekirken bunu uzaktan eğitim ile avantaja dönüştürebiliyoruz. Bunlar bizim için olumlu şeyler. Dijitalleşme ile birlikte uzakta olan ve iletişim sağlamamız gereken insanlarla da iletişim sağlayabiliyoruz. Gerek sosyal gerek eğitim acısından bunun birçok avantajları olduğu gibi bazı dezavantajları da oluşabiliyor. Çocuklarımızın yaz tatili boyunca çok fazla sosyal medyaya, dijital ortamlara, oyunlara ve bazı uygulamalara zaman ayırdıkları ve bu uygulamalara bağımlılık derecesinde bağlandıklarını görüyoruz. Özellikle okullarda yaygın şekilde görebiliyoruz.” dedi.
“Dijitalleşmenin bazı yönleriyle bir güvenlik meselesi olduğunu göz ardı etmememiz gerekir”
Uzman Psikolojik Danışman Dr. Melek Altunel
Bunun önüne geçmek için sadece anne babalara görev düşmediğini aktaran Altunel, devamında şunları aktardı:
“Bu konuyla ilgili ‘anne babalar neler yapmalı?’ diye sormak belki anne babalara çok büyük yük yüklemek anlamına gelebilir. Burada devlete düşen bazı görevler var. Okula düşen görevler var. Yani tek bakış açısıyla çözülmesi gereken bir problem değildir. Özellikle bazı uygulamaların çocukların ruh sağlığı açısından olumsuz sonuçlar doğurduğunu görebiliyoruz. Tiktok ve benzeri uygulamalarda çocukların, yaşlarına uygun olmadığı yaşlarının çok üst seviyelerinde durumlara maruz kaldığı ve bu nedenle akran zorbalığından tutun da cinsel içerikli bilgilere çok fazla olumsuzluklarla karşılaştıklarını görüyoruz. Burada devletin önlem alması gerektiği, bunun bir güvenlik meselesi olduğunu göz ardı etmememiz gerekir. Özellikle bazı kötü niyetli kişilerin çocuklarımıza farklı konular aracılığıyla ulaşmaya çalışması ve bunlardan zarara uğratması... Bu çözülmesi gereken konulardan bir tanesi. Burada devletin ve yetkililerin bu konuda tedbirler alması gerekiyor.”
“Öncelikle anne babalar da dijitalleşme konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar”
Anne babaların dijitalleşme konusunda bilgi sahibi olmaları gerektiğini söyleyen Altunel, “Okulda bununla ilgili eğitimler veriliyor. Yaygın olarak da zaten her dönemde çocukların dijital konusunda nelere dikkat etmesi gerektiğiyle ilgili bilgiler verilmekle birlikte en fazla görev aileye düşüyor. Çünkü çocuğun dijital ortamlara girdiği mekan genelde ev ortamı oluyor. Konuşmanızın başında dijitalleşmenin avantajlarından bahsettiğimiz için çocuklarımız bunların avantajlarından yararlanmalı ancak dezavantajlarından en az şekilde zarar görmesi için anne babalar farklı girişimlerde bulunmalıdır. Bu çağda yaşayan ve çocuklarını bu çağda yetiştiren anne babaların dijital konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor. Çocukların hangi kanallara girdiklerini ve çocukların neler seyrettiklerini bilmeleri gerekir. Artık bu uygulamalar yapay zekâyla birlikte olduğu için yapay zekanın çocukların sürekli seyrettiği şeyleri karşısına çıkardığını ve bazen hiç ilgisi olmayan yanlış içerikli ve cinsel içerikli şeylerin insanların karşısına çıkabildiğini görebiliyoruz. Bunun önlenmesi için de anne babaların çocuklarını sürekli kontrol etmeliler. Kontrol etmeleri derken uygulamaların içeriğine bakmalarında fayda vardır. Yani çocuğun ne seyrediyor hangi oyunu oynuyor. Oyunun içeriği nedir? Mesela geçmişte çocukları belli bir görevlendirme sürecinden sonra intihara yönlendiren bir oyun vardı. Anne babalar bunu fark etmediğinde çocukların çok olumsuza yönelebileceğini görüyoruz. Hayatlarının tehlikeye girebileceğini görüyoruz. Demek ki anne babalar öncelikle bu konuları öğrenecek bilecek ve bunları en aza indirgemeye çalışacak.” şeklinde anne babaları uyardı.
“Bir şey ne kadar yararlı olursa olsun sınırsız olduğunda zararlı olacaktır”
Çocukların dijitalle geçirdiği süre konusuna ebeveynlerin çok dikkat etmesi gerektiğini aktaran Altunel, “Çocuk iyi bir şey seyretse bile bunun belli bir zamanla sınırlandırılması gerekiyor. Sınırlandırılarak ancak iyi şeylerin belli bir yararlılığının olabileceğini söyleyebiliriz. Bir şey ne kadar yararlı olursa olsun sınırsız olduğunda zararlı olacaktır. Bu beslenme içinde böyledir. Bir şey abartırsanız zararını da görürsünüz. Çocuklarımızın sınırlandırılması çocuktan çocuğa değişir ama benim tavsiyem beli zamanlarda yarım saat ya da 20 dakika bu süre sonlandırma görevi çocukta olmalıdır. Çocuk kapatmadığı zaman bir sonraki oyun konusunda yaptırım yapılacağı söylenebilir. Bu çocuğun kendisini kontrol etmesi açısından da önem arz etmektedir. Çünkü bu durum sadece çocuğun ruh sağlığıyla ilgili değil beden sağlığıyla ilgili olumsuzluklara sebep olabilmektedir. Çocukların göz sağlığı, işitme problemleri söz konusudur. Çok fazla gürültülü ortamalarda olduğu için işitme kaybı ve hareketsizlikten dolayı aşırı kilo alma obezite gibi durumlarla sonuçlanabilir. Bunun için sınırlandırmanın şart olduğunu görüyoruz. Bu sınırlanmada sadece annelerin görev almaması özellikle anne ve babaların ortak kararlarının alınmasında önem vardır. Çocuklar ortak kararların uygulanmasında bazen anne babanın çatışmasından yararlanabiliyor. Anne babaların bu konuda dikkatli olması ve ortak kararların uygulanması konusunda hem fikir olması gerekir. Farklı konularda anlaşmazlıklar olsa bile bu konuda hemfikir olmak anne babaların çocukların sağlığı ve gelişmesi için önem arz etmektedir.” ifadelerine yer verdi.
“Dijital ortamlarda çocuklarımız dijital zorbalıkla da karşı karşıya kalabiliyor”
Son olarak dijital zorbalık konusunda değinen Altunel, “Dijital ortamlarda çocuklarımız dijital zorbalıkla da karşı karşıya kalabiliyor. ‘Ben seni tanıyorum’ diyerek çocuklar tehdit ediliyor. Çocuklardan ev adresi ve evinin ortamının nasıl olduğuyla ilgi görüntü istenebiliyor. Çocuklar bundan korktuğu için bazen anne babasından gizli olarak bu emirleri yerine getirmek zorunda kalabilir. Bu tip şeylere maruz kalmamak için çocuklara önceden böylesi durumlarda gerek dijital gerek farklı ortamlarda çocuklarımızı bu şekilde tehdit eden bireyler olursa bu konuda anne babalara mutlaka söylemesi gerektiğini bunun zorunlu olduğunu ve saklanılmamasının anne babasının hoşuna gideceği şeklimde de bir bilgilendirme gerekir. ‘Senin anne baban duyarsa çok kızar sana çok kötü davranır’ şeklinde çocukları bazen yanlışa yönlendirme olabilir. Bu da riskler arasındadır. Anne babaların bu konuda çocuklarıyla iletişiminin esnek olması gerekmektedir.” uyarısında bulundu. (İLKHA)