Değerli okuyucular,

Adalet, toplumun temeli ve güzel ahlâkın özüdür. Ne yazık ki, hayatın zorlukları, kişisel çıkarlar ve öfke anları, bizleri zaman zaman bu temel değerlerden uzaklaştırabilir. İslam, adaletin ne kadar önemli olduğunu ve bu yoldan sapmamak gerektiğini birçok ayetle bizlere hatırlatır.

Kur'an-ı Kerim'in Nisa suresi 135. ayetinde, insanları adaletten saptırabilecek durumlar birer birer sayılarak şöyle uyarılır: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. Haklarında şahitlik ettikleriniz zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın. Eğer, büker yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

Yine Maide suresi 8. ayetinde buyurulur: “Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adil davranmamaya itmesin…”

Bu ayetler bizlere, hislerimize kapılıp adaletten sapmanın ne kadar büyük bir tehlike olduğunu hatırlatıyor. Öfkemiz ya da menfaatlerimiz, doğru olanı yapmamıza engel olmamalıdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), hayatı boyunca adaleti gözetmiş, vefatı esnasında bile kul hakkını gündeminde tutmuştur. Ashabına hitaben, “Kimin malını farkında olmadan almış isem, işte malım, gelsin alsın! Kimin sırtına sehven vurduysam, işte sırtım, gelsin vursun!” demiştir. Bu söz, adaletin, vicdanın ve helalleşmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır.

Osmanlı döneminde de adaletin bu derece titizlikle gözetildiği pek çok olay mevcuttur. Fatih Sultan Mehmed, tebaasından bir Rum tarafından mahkemeye verilmiş ve kadı Hızır Bey tarafından ayakta muhakeme edilmiştir. Dava sonucunda Fatih suçlu bulunmuş ve kısasa hükmedilmiştir. Bu adalet manzarası, sadece padişahların değil, toplumun her kesiminden insanın hukuka saygı göstermesi gerektiğini bir kez daha göstermektedir.

Anne-baba hakkı, evlatların anne-baba üzerindeki hakları, komşu hakkı, işçi ve işverenlerin karşılıklı hakları… Tüm bu haklar, bizlerin titizlikle riayet etmesi gereken kutsal emanetlerdir. Adaletin, sadece insanlar arasında değil, hayvanlar ve bitkiler üzerinde de gözetilmesi gerektiğini unutmamalıyız. Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye’nin inşasında çalıştırılan hayvanların haklarını koruma altına almıştır. Bu, adaletin geniş anlamda nasıl uygulanması gerektiğine dair güzel bir örnektir.

Sevgili okuyucular, unutmayalım ki, adalet sadece bir hukuk kavramı değildir. Adalet, vicdanın, ahlâkın ve inancın bir yansımasıdır. Adaletten sapmamak, hem dünyada hem de ahirette bizlere huzur ve güven getirecektir.

Saygılarımla..