Abdullah bin Abbas (r.a.)-3

 

Re­sû­lul­lah vefat ettiğinde Hz. Abdullah 14-15 yaşlarında bir gençti. Fakat Re­sû­lul­lah’tan aldığı dersler ve Kur’ân sayesinde hadis ilminde bir derya olmuş­tu. Bunda, Peygamberimizin kendisini kucaklayıp, “Allah’ım, ona Kitabı, Kita­bın tefsirini ve hik­meti öğret. Allah’ım, onu dinde ince anlayış sahibi kıl.” şeklin­deki mübarek duaları­nın his­sesi vardı. Diğer taraftan Hz. Abdullah, Peygambe­rimizin vefatından sonra âlim sa­ha­bilerden dersler aldı. Bu hususta yılmadan usanmadan gayret gösterdi. Neticede İbni Abbas (r.a.) ilmin en yüce mertebele­rine çıktı. Yaşının küçüklüğüne rağmen büyük ilmî meclislere katılır, en zor meseleleri hallederdi. Sahabiler arasında “Kur’ân Tercümanı,” “Hadis Denizi” unvanıyla anılıyordu.

Abdullah bin Abbas’ın (r.a.) ders halkası meşhurdu. Onun sohbet meclisleri zengin ve bereketliydi. Genç ihtiyar herkes katılır, Hz. Abdullah’ın ilminden is­tifade ederdi. Sohbetinin iki hususiyeti vardı: Derin ilim ve takva… Hz. Abdul­lah’ın ilim meclislerinde bu ikisi birleşmişti. İhlasla anlatırdı. Herkesin anlaya­bileceği şekilde açık konuşurdu. Herkes dikkat kesilerek can kulağıyla dinler­di.[2]

Hz. Abdullah’ın ilmine herkes hayrandı. O ise, “Bu nimeti bana veren, Yüce Allah’tır. Re­sû­lul­lah benim için ilim ve hikmet niyazında bulundu, Cenâb-ı Hak da ihsan etti.” derdi. Gurura kapılmazdı. Kendisinden büyük, yaşlı sahabilere saygıda kusur etmezdi. Bir seferinde Zeyd bin Sabit ata binerken orada bulunan Hz. Abdullah, atın üzengisini tuttu. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ