<div> </div> <div> </div> <div>Genç bir çobandı. Akabe bin Ebî Muît’in koyunlarını güderdi. Bir gün koyunlarının başında iken iki misafir geldi. Misafirler susadıklarını söyleyerek ondan süt rica ettiler. Genç çoban onlara şöyle cevap verdi:</div> <div>“Var, ama veremem! Bu koyunlar bana emanet edilmiştir. Sahibinin iznini almadan süt veremem. Aksi hâlde emanete hıyanet etmiş olurum.”</div> <div>Bunun üzerine misafirler, henüz çocuk yaştaki çobandan, hayatında hiç teke yüzü görmemiş bir keçi istediler. Çoban o vasıftaki bir keçiyi alıp onlara götürdü. Misafirlerden biri keçiyi tuttu, dua etti. Sonra da sütten kesilmiş keçiyi sağmaya başladı. Sanki keçinin memeleri bir anda sütle doluvermişti… Bir tabak götürüp sütü ona doldurdular. Sağılan sütü sırayla içip susuzluklarını giderdikten sonra, keçiyi sağan zat tekrar dua etti, keçi eski hâline döndü.</div> <div>Karşısındaki zatın Allah’ın Resûl’ü (a.s.m.), yanındakinin de Hz. Ebû Bekir (r.a.) olduğunu bilmeyen genç çoban, heyecan içinde sordu:</div> <div>“Şu okuduklarınızı bana da öğretir misiniz?”</div> <div>Resûlullah mübarek elini çobanın başına koyarak ona:</div> <div>“Sen öğretilmiş bir gençsin” diye cevap verdi.</div>