Abdullah bin Ömer (r.a.)-1

 

Sahabilerin hepsinin sünnete değer verip ona tabi olmak hususunda azami gay­ret gösterdiklerine şüphe yoktur. Fakat bazıları, sünnete bağlılık noktasında çok daha ileriy­diler. Hele bunlardan bir tanesi vardı ki, kılı kırk yararcasına Re­sû­lul­lah’a uymaya ça­lışırdı. Sadece ibadetle ilgili hususlarda değil, beşerî işlerinde dahi Peygamberimizi tak­lit ederdi. Mesela Re­sû­lul­lah bir yere giderken nere­de inmiş, ne şekilde yürümüş, hangi sokaktan geçmiş, nerede oturmuş, nerede abdest almış ve nerede namaz kılmışsa aynısını tatbik ederdi. Müslümanlar bu­nu bildiklerinden, onda ne görseler “sünnet” diye tereddütsüz yapmaya çalışır­lardı.

Bir defasında saçlarının tamamını kestirmişti. Bir taraftan tıraş oluyor, bir ta­raftan da yanındakilere, “Ey insanlar, bu, sünnet değildir. Fakat saçlarım bana eziyet verdiği için kestiriyorum.” demek mecburiyetinde kalıyordu. Çünkü on­ların sünnet zannıyla böyle yapmalarından endişe etmişti. İşte bu bahtiyar sahabi, Hz. Ömer’in oğlu Hz. Abdullah’tan başkası değildi.

Hz. Abdullah, babası Müslüman olduğunda beş yaşlarında bir çocuktu. Bu sebeple hiç puta tapmamıştı. İslamiyet’i anlayabilecek bir yaşa geldiğinde he­men Müslüman oldu. Daha sonra da Medine’ye hicret etti.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ