Abdullah bin Ömer (r.a.)-3

 

Peygamberimiz, Hz. Abdullah’ı çok sever, zaman zaman ona bazı tavsiyeler­de bulunurdu. Bir defasında, o sıralar henüz çok genç olan Hz. Abdullah’ın omuzundan tutarak şöyle buyurdu:

“Ey Abdullah, dünyada kendini garip bir yolcu kabul et, kabir ehlinden say. Ey Ömer’in oğlu, ahirette dinar da dirhem de yoktur, orada iyilik ve kötülüğün karşılaştırılması vardır. Elbisesini gururla çeken kimselerin yüzüne o gün Allah bakmaz.”[2]

Artık Hz. Abdullah, ondan sonraki bütün hayatını bu tavsiyelerin ışığında ya­şadı.

Hz. Abdullah mescitte kaldığı günlerde bir rüya görmüştü. Rüyasında iki me­lek kendisini alarak cehenneme götürmüştü. “Cehennemden Allah’a sığınırım, cehennemden Allah’a sığınırım, cehennemden Allah’a sığınırım!” demeye baş­ladı. O sırada onları başka bir melek karşıladı ve Hz. Abdullah’a, “Korkma.” de­di. Abdullah (r.a.) bu rüyayı kız kar­deşi Hafsa (r.a.) vasıtasıyla Peygamberimiz­den sordurdu. Re­sû­lul­lah (a.s.m.), “Abdullah ne iyi birisidir; bir de geceleyin namaz kılsa!” buyurdu. Bundan böyle Hz. Abdullah geceleyin pek az uyumaya başladı. Gece namazı kılmaya devam etti.[3]

Abdullah’ın (r.a.) Re­sû­lul­lah’a derin bir muhabbeti vardı. Kalbi, ruhu, bütün varlığı onun sevgisiyle doluydu. Bu sevgi sebebiyledir ki, zaruri işleri dışında Re­sû­lul­lah’tan bir an bile ayrılmamış, “Nübüvvet mektebinden kana kana feyiz almıştı. Bütün vaktini ilim öğrenmeye ayırmıştı. Ne var ki, her fâni gibi Peygam­berimiz de bu dünyadan ayrıldı. Bu ayrılık Hz. Abdullah’ı hicrana boğdu. Re­sû­lul­lah’tan bahsedildiğinde gözyaşlarını tutamazdı. Bir yolculuğa çıkarken ve yolculuktan dönüşte ilk olarak Peygamberimizin kabrini ziyaret ederdi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ