Abdullah bin Zübeyr (r.a.)-1

 

Hz. Ebû Bekir’in kızı Esma (r.a.) ile cennetle müjdelenen 10 sahabiden biri olan Zübeyr bin Avvam’ın (r.a.) oğluydu. Hicret’ten sonra Muhacirlerden doğan ilk çocuktu. Hicret’in 1. yılında dünyaya geldi. Hz. Abdullah’ın doğumu bütün Müslümanları sevince boğdu. Müslümanlar âdeta bayram ettiler, “Allahü ekber!” sesleri semaya yükseldi. Onların bu sevinçleri, Yahu­dilerin yalanlarının ortaya çıkmasından kaynaklanıyordu. Çünkü onlar Muhacirlere, “Sizi büyüledik, artık çocuğunuz olmaz!” diyorlardı.

Ona “Abdullah” ismini Peygamberimiz koydu. Sonra da bir hurma istedi. Onu çiğnedi ve Abdullah’ın ağzına verdi. Böylece bu sevgili yavrunun midesine giren ilk gıda, Re­sû­lul­lah’ın mübarek ağzından çıkan hurma oluyordu. Peygamberimiz daha sonra, Abdullah için bereket duasında bulundu.

Gerek Hz. Zübeyr, gerekse Esmâ (r.a.), Abdullah’ın en iyi bir şekilde ye­tişmesi için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlardı. Yedi yaşına geldiğinde biat için Peygamberimize götürdüler. Re­sû­lul­lah (a.s.m.) tebessüm ederek biatını kabul etti.

Hz. Abdullah, çocukluktan kurtulup delikanlılık çağına Ebû Bekir (r.a.) devrinde gel­mişti. Asıl Hz. Ömer zamanında kendini göstermeye başladı. Hz. Ömer ve Hz. Osman devrinde yapılan savaşlarda büyük kahramanlıklar sergiledi.

Abdullah (r.a.), hizmetine karşılık en küçük bir dünyevi makam, mertebe ve karşılık beklemezdi. O, bütün amelinde sadece Allah rızasını esas alırdı.

Hz. Osman’ın (r.a.) hilafeti zamanı idi… İslam orduları dört bir yanda fetih­lerine devam ediyordu. Kuzey Afrika’daki fetih harekâtını da Mısır Valisi Abdullah bin Ebî Serh, 40 bin mücahitle devam ettiriyordu. Muhteşem zaferlerle Trablus’a kadar ilerleyen İslam orduları, orada, Romalılardan 120 bin kişilik bir ordunun mukavemetiyle kar­şılaştı. Günlerce devam eden muharebelerde Müs­lümanlar, Romalılara karşı kahraman­ca çarpışmalara devam ediyorlardı. Muha­rebeler çok şiddetli devam ediyordu. Her gün şafakla başlayan harp, ancak öğle­ye kadar devam edebiliyor, sonra her iki tarafın askerleri güçsüz ve takatsiz bir şekilde çadırlarına çekiliyorlardı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ