Âmir bin Füheyre (r.a.)-2

 

Sonunda Hz. Ebû Bekir (r.a.) bu iki mazlumun

imdadına yetişti. Sahiplerine bedellerini ödeyerek

azat etti. Onlar âdeta sabırlarının ilk mükâfatını

dünyada almışlar, dünya ve ahiret hürriyetine kavuşmuşlardı.

Ebû Kuhâfe, oğlu Hz. Ebû Bekir'in, Müslüman

olan köleleri, kurtuluş akçelerini vererek azat etmesine

bir mana veremiyordu. Bir gün oğlunu çağırarak,

"Oğulcağızım, bakıyorum da, hep zayıf, köle ve

cariyeleri satın alarak azat ediyorsun. Böyle yapacağına,

güçlü, kuvvetli olanlarını satın alıp kurtarsan

da, onlar senin koruyucun ve destekçin olsa, daha

iyi olmaz mı?!" diye konuştu.

Hz. Ebû Bekir, babasına yüce maksadını şöyle

anlattı:

"Babacığım, ben böyle yapmakla onlardan faydalanmayı

değil, sadece Allah'ın rızasını düşünüyorum

Hz. Âmir, Bedir ve Uhud Savaşlarına katıldı.

Üstün kahramanlıklar gösterdi.

Âmir bin Füheyre, Suffe Ashâbı'ndandı. Sahabilerin

kurralarından, yani güzel Kur'ân okuyanlarından

birisiydi. Peygamberimizin kâtipleri arasında da

yer alıyordu.

Uhud Savaşı'ndan dört ay sonra Necid bölgesinde

oturan Âmiroğulları kabilesinin reisi Ebû Berâ,

Peygamberimize gelerek, kavmine Islamiyet'i anlatmaları

için birkaç sahabi göndermesini istedi. Peygamberimiz

göndereceği sahabileri himaye etmesi

için Ebû Berâ'dan söz alarak Suffe Ashâbı'ndan 40,

bir rivayette 70 kişiyi irşat heyeti olarak gönderdi.

Bu heyetin içinde Âmir bin Füheyre de vardı.

Heyet, Bi'r-i Maûne (Maûne Kuyusu) bölgesine

vardığında konakladı. Ebû Berâ'nın yeğeni Âmir bin

Tufeyl, amcasını dinlemedi, etraf kabilelerden adam

toplayarak, istirahat hâlinde bulunan sahabilere saldırdı.

39 sahabiyi şehit ettiler.

Müşriklerden Cebbar bin Sülmâ, mızrağını

Âmir bin Füheyre'ye saplayınca, "Vallahi kazandım,

gitti!" sözünü işitti. Hz. Âmir şehit düşünce, göğe

yükseldi. Bu sözü işiten ve semaya yükselişini gören

Cebbar gelerek durumu Hz. Dahhak'a (r.a.) sorunca,

Dahhak da Hz. Âmir'in cenneti kazandığını bildirdi.

Bu manzara karşısında Cebbar iman etti. Böylece

bir kişinin şehadeti, bir diğerinin imanına vesile

oldu. Katliamın müsebbibi Âmir bin Tufeyl, sağ

kalan Hz. Amr bin Ümeyye'yi (r.a.) getirterek, şehit

olanların kimliklerini öğrenmek istedi. Hz. Amr,

hepsini teker teker söyledi, fakat Âmir bin Füheyre'yi

göremediğini bildirince, Âmir bin Tufeyl, Cebbar'ı

göstererek, "Ben sana onun durumunu haber

vereyim mi? Şu adam ona mızrağını sapladı. Çekip

çıkardıktan sonra adam göklere yükseldi, yükseldi,

kayboldu. Vallahi onu bir daha görmedim!" dedi.

Hz. Âmir bin Füheyre'nin durumu Peygamberimize

ulaşınca, "Melekler onun cesedini göğe yükselttiler

ve defnettiler."[2]buyurdu. Hz. Âmir bu sırada

40 yaşında idi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ