Âsım bin Sâbit (r.a.)-1

 

Saadet Asrı’nda şirkin, küfrün ve zulmün karanlıklarından kurtulanlar, İslam nu­runa kavuştuktan sonra hayatlarında tamamıyla bir değişiklik oluyor ve eski ha­yatlarıyla alakalı her şeyi terk ediyorlardı. İslam’dan önceki hayatlarını hatırla­tan bir iş ve bir hadise onlara büyük ıstırap veriyordu. Bu ruh hâli Akabe Biatı’ndan önce Müslüman olmuş olan Medineli Âsım bin Sâbit’te de (r.a.) değişik bir şekilde tesirini göstermişti.

Âsım, Müslüman olduktan sonra, hiçbir müşrike dokunmamaya ve müşrik­lerden hiçbirini de kendine dokundurmamaya karar vermişti. Bu kararında sabit olması için de devamlı olarak Cenâb-ı Hakk’a iltica edip yalvarıyordu.

Hz. Âsım, Bedir Savaşı’na katılmış ve müşriklerin ileri gelenlerinden birçoğu­nu öldümüştü. Uhud Savaşı’ndan sonra Adel ve Kare kabilelerinden bir cemaat gelerek Re­sû­lul­lah’tan, kendilerine İslam’ı öğretecek bir heyet gönderilmesini istemişlerdi. Re­sû­lul­lah, Âsım’ın kumandasında onlara bir heyet gönderdi. An­cak gelen kimselerin niyeti bozuktu. Müslümanları bir tuzağa düşürüp Mekke müşriklerine satacaklar ve onlardan büyük mal ve para alacaklardı. Recî mevki­ine geldiklerinde ihanetlerini ortaya koydular ve elleri kılıçlı bedeviler etrafla­rını sarıverdi.

“Biz sizi öldürmek istemiyoruz. Niyetimiz sizi Mekkelilere satıp, onlardan birtakım mükâfat elde etmektir. Teslim olun.” dediler.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ